Nazlı Mengi

Nazlı Mengi

nazli.mengi@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Bu yaz havalar bir garip... Sabah aşırı sıcak ve güneşli bir güne uyanıp yazlık giysileri, sandaletleri giyip çıkıyorsun, bir anda gökyüzünü bulutlar kaplıyor, hava puslanıyor ve on parmak yağmur kafandan aşağı iniveriyor! Ben artık ne giyeceğimi şaşırıyorum valla. Yanımda şemsiye ve yağmur botlarıyla gezer oldum.
Geçen akşam çok sevdiğim ve hayatımın 20 yılında çok kıymetli yeri olan canım dostum Hayati’nin Sedef Adası’ndaki Elio Restoran’da yapılan düğünündeydim. Yine günün bir saatinden itibaren hava bulutlanmış ve yağmur yağacağı belli olmuştu. “Kimbilir Hayati ve Melodi ne kadar üzülecek?” diye içime dert oldu.

HER ŞEY SEÇİMLERDEN İBARET

Haberin Devamı

Aklıma birkaç sene önce gittiğim bir düğün geldi. Düğün sırasında başlayan yağmur, gelinin üzüntüden avaz avaz ağlamasına, kendini yerden yere atıp; “Ben ne şanssızım, hay kaderime lanet olsun, düğünümde nasıl yağmur yağar!” nidalarıyla kendinden geçmesine sebep olmuştu! Düğün sahibinin negatifliği bütün davete yansımış ve gece epey keyifsiz geçmişti.
Hayati’nin hiçbirimizde saç baş bırakmayan, elbiselerimizi kafamıza geçirecek şekilde esen bir rüzgarla başlayan düğünü de ilerleyen saatlerde yağmurla yüzleşti! Ama Hayati ve Melodi rüzgarı da yağmuru da o kadar umursamadılar ve büyük neşeyle eğlenmeye devam ettiler ki düğünün coşkusunda en ufak bir azalma olmadığı gibi hepimiz ayakkabılarımızı bir kenara attık; yağmur eşliğinde daha da coştuk, acayip eğlendik.
İnanın yağmursuz bir düğünden çok daha keyifli ve ‘film gibi’ geçti!
Aynı tatsız olaya verilen iki tepkinin birbirinden ne kadar farklı sonuçlar getirdiğine şahit oldum o gece. İnsan elinde olmayan ve değiştiremeyeceği şeyler için canını sıkmak yerine, hayatı geldiği gibi kabul edip her duruma ayak uydurduğu zaman her şey çok daha kolay ve güzel oluyor. Olayları büyük bir problem, şanssızlık, kadersizlik olarak görüp yaşadığımız anları zehir etmek de hiç umursamayıp yolumuza devam etmek de bizim elimizde. Hayat seçimlerden ibaret!

DENİZLER ELDEN GİDECEK!

Çocukluğum boyunca tüm yazlarımı Altınoluk’ta geçirdim. Bilirsiniz, denizinin ve havasının güzelliğiyle meşhurdur Altınoluk. Bugün orada yaşayan kuzenim ve eniştem anlattı. Hamile kuzenim Şirin mikrop kapma korkusuyla bütün yaz denize girmemiş. Ben ise “Aman abartıyorsun, Altınoluk’un denizi mis gibidir” dedim ama dediğime pişman oldum!
Meğer arıtma yetersizliğinden dolayı denize dökülen pislikleri gözleriyle görmüşler. Artık o eski mis kokulu Altınoluk’ta, sabah deniz kenarında kahvaltı ederken pis kokudan duramıyorlarmış.
Ayrıca sahil şeridi boyunca et ete bir kalabalık olmasına rağmen, ne bir duş, ne de tuvalet var. Uzaktaki evlerinden gelip tüm günü deniz kenarında geçiren onca insan ihtiyaçlarını nasıl gideriyor acaba!
Bodrum’da da durum farklı değil. Orada bir de tekneler bütün pisliğini güzelim koylara boşaltıp gidiyor! Bir çok yerde su bulanık ve pis. Bu neyin rahatlığı, neyin vurdum duymazlığı anlayamıyorum!
Dünyanın en güzel tatil yerleri, denizi, doğası bizde ama söylemesi ayıp kelimenin tam manasıyla içine ediyoruz! Buna bir çare bulunmazsa birkaç seneye kadar denizler elden gidecek! Yüzmek bir yana, denizi izlemek için bile burnumuza mandal takacağız! Çok acı!