Nazlı Mengi

Nazlı Mengi

nazli.mengi@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

“Bir tiyatro oyununda Gezi’nin provası yapıldı” demek mantığa sığıyor mu? Onu olayların baş aktörü ilan etmek kime ne kazandırıyor?

Memet Ali Alabora için yapılan karalama kampanyasını uzun zamandır ben de çoğunuz gibi dehşet içinde izlemekteyim. Bu ülkenin sevilen bir sanatçısının defalarca hedef gösterilişini, Gezi Parkı direnişinin faturasının ona kesilişini, neredeyse vatan haini ilan edilişini benim aklım, dimağım almıyor arkadaşlar...
Birlikte ‘Heberler’ isimli muhteşem bir programa imza attığı arkadaşı Levent Kazak da bu haksızlığa dayanamadı ve Memet Ali Alabora için
imza kampanyası başlattı
biliyorsunuz.
Kazak’ın; “Bir sanatçının böylesi bir şekilde hedef gösterildiği tarihte görülmemiştir... Bir ‘tweet’ ile insanları ayaklandırmak, bir tiyatro oyunu ile darbe provası yapmak, faiz lobisi ile Mısır’da buluşmak gibi temalar ancak komedinin alanında kendine yer bulur; ne siyasetin ne de hukukun...” dediği açıklamasının her satırını burada tekrar paylaşmak isterdim yerim olsa, her bir kelimesi o kadar doğru ki...

Herkesten farklı ne yaptı?!
Baskıya, şiddete tepki gösteren gençlere ve sanatçılara bir suç yapıştırmak illa ki şart mı? Memet Ali Alabora, Gezi eylemine milyonlarca kişi gibi destek vermek, kendisinin de dediği gibi çadırların yakıldığını görünce anlık duygusal bir yoğunlukla tek bir tweet atmaktan başka ne yaptı?
İfade, sanat, düşünce özgürlüğünü de bir yana bırakın, “Bir tiyatro oyununda Gezi’nin provası yapıldı” demek mantığa sığıyor mu?! Onu olayların baş aktörü ilan etmek, kitlelerin öfkesini onun üzerine çekmek kime ne kazandırıyor?

Bir Atatürk’ün sözlerine bak, bir de...
Melih Gökçek çıktığı televizyon programında
“Ne sanatçısı ya” diye bahsetmeye başladığı Alabora için; “Devlet onu yakalayacak, ben onu içerde göreceğim, başına gelecekleri bilmiyor” diyor. İzlerken nefretle söyledikleri karşısında
ağzım beş karış açık kalıyor.
Atatürk; “Hepiniz milletvekili olabilirsiniz, bakan olabilirsiniz; hatta cumhurbaşkanı olabilirsiniz, fakat sanatkâr olamazsınız”, “Sanatkâr, toplumda uzun mücadele ve gayretlerden sonra alnında ışığı ilk hisseden insandır” sözleriyle sanatçılara verdiği öneme ve onların ne kadar özel olduğuna dikkat
çekerken, bir de sanatçılarımızın bugün
yaşadıklarına bakın!

Haberin Devamı

MEMET ALİ  ALABORA’YA SALDIRI YETTİ
GAMZE ÖZÇELiK Mi, EDA TAŞPINAR MI?

Kanımca Türkiye’nin en güzel kadınlarından biri olan Gamze Özçelik’in tatilde gazetecilere yakalandığı bikinili fotoğraflarına baktım, dakikalarca! Bir çocuk annesi oyuncunun vücudu bakılmayacak gibi değil, cidden çok başarılı! Ama o sanki bütün bu güzelliğin farkında bile değil, son derece doğal (tatilde olması gerektiği gibi yani!), rahat, sevgilisiyle deniz kenarında eğlenmekte, fotoğraflarının çekilip çekilmemesiyle ilgilenmiyor, kendi halinde...
Sonra Eda Taşpınar’ın tatilde bikinili fotoğraflanmış haline baktım. (Onun fotoğraflarına ‘yakalanmış’ denmez zira bacağını öne atışından, saçını savuruşuna, kafasının duruşuna kadar her ayrıntıyı hesaplayarak poz vermiş) Vücut, ten rengi, bikini her şey on numara, yaptığı sporların ve düzenli yaşamanın ödülünü alıyor insan.. Diyecek tek kelime yok. Ama tatilde, deniz
kenarında bile nasıl göründüğünün ve nasıl poz vereceğinin derdine düşmek çok yorucu değil mi?!
Fazla çaba gösterilmemiş doğal bir görüntü hep daha güzel, daha gerçek geliyor bana, şampiyonum Gamze!