Tatilde arkadaşlarla önceden planladığımız hiçbir şeyi yapmadığımızı fark edince, anlık kararlarla yaşamaya karar verdik! Bir sabah otururken, minyatür arkadaşım Yakamoz’dan bir fikir patladı:
“Haydi Kos’a gidelim!”...
Hay o fikir patlamaz olaydı! Bizde bünyeler zaten gaza gelmeye hazır, bu cümleden hemen sonra biletleri ayarladık.
Kos’a ilk indiğimizde içimizde kelebekler uçuşuyordu, Yunan Adaları’nın güzelliği pek meşhur ya, buranın da öyle olduğuna inanıyoruz. İnternetteki resimlere bakınca “Cennete gidiyorum” sanıyorsun zaten! Muhteşem plajlar, gezilecek yerler, plaj partileri, gece hayatı falan yıkılıyor dersin!
Merkezde dolandık biraz, baktık pek bir numara yok! “Ünlü plajları adanın öbür ucunda, orada kalalım” diye çıktık yola.
Araba kiralarken “Dikkat edin yollar karışıktır” dediklerinde yaptığımız “Biz İstanbul’dan geliyoruz, sizin yollar bize vız gelir” havası, 4 saat arabayla dolanıp kaybolmaktan iflahımız kesilince söndü tabii!
Sonunda o ünlü plajların olduğu yere vardık ama fıs! Ne o resimlerdeki güzellik var, ne de eğlence namına bir hareket! Gece yarısına doğru kös kös merkeze döndük.
CENNET MEMLEKETİME KURBAN!
İstikamet adanın ünlü balıkçısı ‘Nick the Fisherman’! Balıkçıyı görün, bizim memleketteki en kötü balıkçının eline su dökemez!
Bir manasızlık silsilesi içinde geçen günümüzün ardından bu kez otel kabusu başladı. Uyduruk otellerine bir oda ücreti istiyorlar ki inanılır gibi değil! Mecbur bayıldık paraları, kaldığımız oteli anlatmak dahi istemiyorum, yüreğim kaldırmıyor!
Yalnız duvarları kağıttandı sanırım, zira iki oda ötede kalan Yakamoz, Zeynoşumla odamızda yaptığımız bütün sohbetleri duymuş, sabah bize anlattı!
Diyeceğim o ki, Kos bizim Bodrum’a kurban olsun! Memleketimin değerini bir günde nasıl anladım inanılır gibi değil.
Sakın ve Kos'a gitmeyin!
GÜMÜŞLÜK’TEKİ YENİ ADRESİNİZ
İstanbul’da yaşamaktan yorulup Bodrum Gümüşlük’e yerleşen iki arkadaş Gökhan Yılmaz ve Selçuk Baltacı, Gümüşlük’ün ünlü barı ‘Kulüp Gümüşlük’ün hemen bitişiğine ‘Kulübe Gümüşlük’ü açmışlar bu sezon.
Dekorasyona bayıldım; salaş ve çok keyifli bir ortamı var. Sahiplerinin pozitif enerjisi mekanın havasına sinmiş.
‘Kulübe Gümüşlük’ sabah 10’dan gece 5’e kadar açık. Hamburgerden sosisli sandviçe, zeytinyağlılardan vejetaryen mutfağına kadar özenle hazırladıkları yemekleri lezzet ötesiydi.
Ekmeklerine kadar herşeyi kendileri yapıyormuş.
HAYVANSEVER İŞLETME
Selçuk Bey şef olarak mutfakla, Gökhan Bey işletme kısmıyla ilgileniyor. Güleryüzü ve tüm samimiyetiyle servis yapıyor misafirlerine.
Çok önemli bir ayrıntı da inanılmaz derecede hayvansever olmaları.
Etraftaki bütün sokak hayvanlarını elleriyle beslemekle kalmayıp, onlara büyük bir sevgi de gösteriyorlar. Keşke tüm işletme sahipleri onlar gibi olsa, sokakta ‘sefalet içinde yaşayan’ hayvan sayısı nasıl da azalırdı o zaman...
Tatil bitti, şehir koşturmacam başladı ama fırsatım olursa Gümüşlük’e kapağı atıp oradan hiç bir yere kıpırdamayacağım; hem doğası harika, hem de içinde yaşayan insanlar çok tatlı... Yolunuz Gümüşlük’e düşerse ‘Kulübe Gümüşlük’e mutlaka
uğramalısınız.