Türkiye’nin geleceği gençlerden kaçı bir kafede oturup lak lak yapacağı yerde bir tiyatro oyununda alıyor soluğu merak ediyorum?
Londra’da eğitim gören kardeşim Kuki’yle muhabbetteyiz. Etrafı müzelerle çevrili bir bölgede yaşıyor ve “Müzelerin kapısındaki kuyrukları görmen lazım, millet çoluğu çocuğu toplayıp her fırsatta müze geziyor, gençler gruplar halinde akın ediyor” diyor. Müzelerin kapanış saati geldiğinde yapılan anonslar bile insanları çıkarmaya yetmiyormuş, “Bazılarını kovalamak zorunda kalıyorlar” diye anlatıyor.
Aynı şey tiyatrolar için de geçerli orada. Aynı oyunu onlarca yıl sahneleyen tiyatroların, müzikallerin biletleri aylar öncesinden alınıyor, ben de kaç kez şahit oldum ki çoğu zaman istediğiniz güne bilet bulamıyorsunuz.
Av-ru-pa-lı-yızz!
Bir de bize bakalım! Gençler boş vakitlerini ya televizyon, bilgisayar başında ya da piyasa mekanlarda boy gösterek değerlendiriyor! Müzeye, tiyatroya gidenlere ‘looser’ damgası yapıştırılıyor! Malum bizde puanlar nereye gittiğine, ne giydiğine göre verilmekte! İşte kültür farkı böyle bir şey, sonra da neymiş Avrupalıymışız! Avrupalı olmak için giyim kuşamın değişmesi, açılıp saçılmak, onların minisinden daha mini ya da marka giymek yetmiyor, önce kafalar değişmeli.
Mesela Oya Başar ve Kemal Kocatürk’ün oynadığı ‘Kadın ile Memur’ oyununa istese gayet rahat gidebilecek kaç kişi gitti (Acaba kendi bölgesinde sahnelenen oyuna Beşiktaş Belediye Başkanı gitti mi?) çok merak ediyorum. Bugüne kadar Türkiye’de yapılmış en başarılı ve bir o kadar da komik bu siyasi oyunu kaç kişi izledi? Türkiye’nin geleceği gençlerden kaçı bir kafede oturup lak lak yapacağı yerde Türkiye’nin gerçeklerinden haberdar olacağı ve çok şey öğreneceği bu tiyatro oyununda aldı soluğu? İstanbul Avrupa Kültür Başkenti olmuş, neye yarar? Sen gerçek kültür nerede ona bak!
GÜLERİZ AĞLANACAK HALİMİZE!
Madem konu kültürden açıldı, sırada bir başka ‘kültür patlaması’ olayı var! Star Haber halkın arasına karışıp, herkesin cevabını bilmesi gereken soruları sorduğu bölümüyle ses getirmeye devam ediyor. Geçen akşam Okan Bayülgen’in de prog-ramında yer verdiği bu soru-cevap-ları izlerken ayıptır söylemesi gö-zümden yaş geldi. Gülmekten! Abi-cim, bu kadar mı bilgili olabilir insanlar!
Muhabir “Kıbrıs nerede?” diye soruyor. Kimi “Ege Denizi’nde” diyor, kimi “Güneydoğu Anadolu’da”, kimi de “Yunanistan Adası’nın yanında” cevabını veriyor. Peki şu diyaloğa kaç puan verirsiniz?
- Kıbrıs nerede?
- Sicilya tarafında, Sicilya denizine bağlı..
- Sicilya bir ada!
- Ada evet! (Hiç bozuntuya vermiyor!) Adanın etrafı komple deniz zaten, Karadeniz, Kıbrıs Türkiye’nin en güzel yeri, orada askerlik yaptım.
Ahhh yurdum insanı, bu kadar da olmaz yahu!
EBRU GÜNDEŞ FARKI...
Ebru Gündeş’in yeni albümü Beyaz’a bayıldım, benim gibi düşünen çok olmalı ki birkaç günde 100 bin’den fazla satmış. “Albümler satmıyor, artık kimse albüme para vermiyor” deniyor ya, bakın nasıl da satıyor kaliteli ve hak eden bir iş olduğunda... Gündeş’in sesini ve muhteşem yorumunu özlemişim valla. Sinan Akçıl, Serdar Ortaç, Gökhan Tepe, Kutsi gibi sağlam isimlerin şarkılarıyla Gündeş’in sesi birleşince tadından yenmiyor! Sezen Aksu’nun ‘Yazık’ şarkısını da bir yorumlamış ki...
Albüm fotoğraflarında çok sade ve çok güzel. Yıllar geçtikçe gençleşip güzelleşiyor zaten, zamanı tersine işletiyor! Benim favorim Sinan Akçıl imzalı ‘Bir Gün Olacak’ şarkısı, “Birini bir daha sevme, ona da aynı işkence” sözleri duygularıma tercüman oldu! Zaten Akçıl fırtınalar estiriyor müzik dünyasında, her şarkısı ayrı başarı, ayrı olay. İkinci klip kesinlikle bu şarkıya gelmeli!