Nazlı Mengi

Nazlı Mengi

nazli.mengi@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Kardeşim hüngür hüngür ağlayarak beni arayınca telaşlandım; “Ne oldu, neyin var?” soruma, “Mehmet Ali Birand ölmüş” cevabını alınca boğazım düğümlendi, bir şey söyleyemedim...

Sanki hayatımda büyük yeri olan, çok yakın bir akrabamı kaybetmiş gibi ben de ağlamaya başladım, haberi idrak ettikten sonra. Halbuki Mehmet Ali Birand’ı ben de, kardeşim de hiç yakından tanımadık, görmedik...
Ama onun hepimizin hayatında yaşarken farkında olmasak bile yeri vardı. Kendine has ve başka kimselerde olmayan sempatik, doğal haber sunumuyla, gülümseten gaflarıyla her gece evlerimizin ‘en sevilen konuklarından’ biriydi. Sanki televizyonda haber sunmuyor da karşı koltukta oturup gündemi yorumluyormuş gibi, evlerimizin içindeymiş gibi, uzansak dokunacakmışız gibi gerçek ve yanımızdaydı her akşam.

Hep bizimle olacak gibiydi
Hani bazı insanlar ‘hiç ölmeyecek’ gibi gelir ya, işte Birand onlardan biriydi. Hastalığını ilk duyduğumda da çok üzülmüştüm ama içimden hep “Ona bir şey olmayacak” diye düşünüyordum.
Sanki hayatım boyunca ekranda olduğu gibi, ileride çocuklarım olduğunda da, ben yaşlandığımda da, o hep orada gülen yüzüyle ve tüm samimiyetiyle bizimle birlikte olacaktı. Başka türlüsünü inanın hiç aklıma getirmedim. Hâlâ da haber saati televizyonu açtığımda yine onu görecekmişim gibi hissediyorum... Yokluğuna alışmak hiç kolay olmayacak.
O benim gibi gazeteciliğe, televizyonculuğa gönül vermiş gençler için büyük bir örnek, hayatını adadığı gazetecilikte insanın okurken bile yorulduğu sayısız başarılarıya ulaşmış bir efsane. Dur durak bilmeden, ağır hastalığının tedavisini olurken bile vazgeçmediği mesleğine sevgisi ve çalışkanlığı, “Ben yılda bir kere yaptığım tatil hariç çalışmadan, boş oturarak bir gün bile geçiremem” sözleri, bizler için unutulmaz bir örnek ve motivasyon kaynağı olacak hep.
Gazetecilerin seveni olduğu gibi sevmeyeni de çok olur ya, ben bugüne kadar Mehmet Ali Birand’ı sevmeyenine hiç rastlamadım. 7’den 70’e, onunla aynı düşüncelerde olsun olmasın herkesin sevgisini kazanmak kaç kişiye nasip olur ki?
Her şeyiyle özel, her şeyiyle bambaşka, her şeyiyle unutulmaz bir ‘efsane’ye veda zamanı. Kabullenmesi zor bir veda. Nurlar içinde yatsın...