İZMİR’iN ŞANSLI HAYVANLARI...

İzmir Büyükşehir Belediyesi yardıma muhtaç sokak hayvanlarının tedavi ve rehabilitasyonu için Menemen Seyrek’te, 43 dönümlük arazide bir ‘hayvan yuvası’ kuruyor. ‘Can Dostlar Yuvası’ aynı anda 1100 hayvana hizmet verecek şekilde her biri 10 kedi veya köpek kapasiteli 112 birimden oluşuyor. Burada tedavi, ameliyat ve kısırlaştırma işlemleri de yapılacak.

Alanda ayrıca hayvanseverlerin kaybettikleri minik dostlarını defnedebilecekleri 4 bin kapasiteli bir hayvan mezarlığı da oluşturuluyor. 16 yıllık yaşamının sonunda evin bahçesine gömdüğüm Snoopy’im geldi aklıma. O evden taşınınca onu orada bırakmak zorunda kaldım diye hâlâ içim acır. O nedenle bu mezar planı da çok düşünceli bir karar.
Belediye, Işıkkent’te bir başka hayvan yuvası için hazırlıklarını da sürdürüyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin bu girişimlerini tüm hayvanseverler
gönülden destekler.

Bırakın hayvanlar için yuva kurmayı, onları zehirleyerek öldüren belediyeleri hep duyuyoruz. Mesela son günlerde Sapanca’dan zehirlendiği için kıvranarak ölen köpeklerin haberi geldi. Bunu yapan Sapanca Belediyesi değilse bile, sorumlularını bulmalı. İşte bir yanda böyle insanı kahreden olaylar yaşanırken, İzmir Belediyesi kutlanmayı hak ediyor.

Bu hayvan kurtarma merkezlerinde önemli olan hijyenik ve özenli bakım... Çoğu barınakta akşamüstünden sonra nöbetçi veteriner bulunmuyor, olacak şey değil. Acil durumlar için veterinerler mutlaka dönüşümlü çalışmalı.

Onların da sevme, acı çekme duyguları olduğunu unutmamak lazım. Çok sayıda kedi ve köpekle haşır neşir olan biri olarak, bazen zekaları karşısında hayrete düşüyorum, bir tek konuşmaları eksik o güzel hayvanların...

İzmir Büyükşehir Belediyesi gerçekten de eksiksiz hayvan bakım merkezleri açarsa tüm Türkiye’ye örnek olacak. Belki o masum canları kısırlaştırıp tedavi etmek yerine hiç acımadan öldüren belediyeler de biraz olsun utanırlar!

GÜLŞEN AMERİKALI OLSAYDI!

RTÜK, Gülşen’in ‘Dan Dan’ isimli harika şarkısının klibini yayınlayan kanallara ceza verirken kullanılan; “Kırmızı mayoya benzeyen kıyafetiyle bedenini cesurca sergileyen şarkıcının yatağın üzerinde gösterdiği davranışlar, telefon ile arkadaşlık hizmeti veren kadınların reklam karelerine benzemektedir” sözlerini defalarca okudum.

Okudum çünkü “Şuurum gitti herhalde, Türkiye’nin önde gelen değerli bir kadın sanatçısına bunları söylemiş olamazlar” diye düşündüm, ciddi şok yaşıyorum! Hadi bu ülkede gerçek sanatçılara hak ettikleri değer verilmiyor onu anladık da, bari hak etmedikleri ve inanılması imkansız hakaretlere uğramasalar!

Öte yandan, kadına şiddetin önüne geçilemeyen memleketimizde, bu da hakaretten öte tam anlamıyla bir kadına şiddet örneğidir. Hangi alanda çalışırsa çalışsın, kadınlar için mesleğini icra etmenin bile ne kadar zor olabildiğini bir kez daha gördük.

Rihanna, Beyonce, Britney Spears gibi dünya starlarının şarkılarına, kliplerine bakalım, sonra da düşünelim, acaba bizden neden dünya starı çıkamaz? Cevap bu kara zihniyetimiz işte! Gülşen Amerikalı falan olsaydı, eminim şu anda bütün dünya onu dinliyor ve ‘takdir ediyor’ olurdu!