Çocukluğun çocuk gibi yaşandığı son dönemlere denk gelen biri olarak, şimdiki şehir çocuklarına baktıkça kendimi çok şanslı hissederken; onlar için de gerçekten üzülüyorum. Sokaklarda mahalle arkadaşlarınla oyunlar oynayarak, ağaçlara tırmanarak, yaşıtlarınla yüz yüze iletişim halinde olarak geçmeyen bir çocukluk gerçek bir çocukluk mudur?
Ellerinden tabletleri almalı
Etrafıma bakıyorum, her çocuğun elinde bir tablet veya telefon, teknolojiye gömülmüş halde geçiriyorlar en tatlı yıllarını... Her biri teknoloji uzmanı gibi, biz yetişkinlerden çok daha iyi biliyorlar o aletleri kullanmayı. Peki ama insan ilişkileri? Sokaklarda düşe kalka koşup oynamanın keyfi? Saatlerce yıldızlara bakıp UFO’lar gördüğünü sanmanın
heyecanı? Bugünün şehir çocuklarında yok maalesef.
Geçenlerde kahvaltı yapmaya gittiğim köy evinden kurulmuş ufak bir işletmede, oranın sahibinin 6 - 7 yaşlarındaki oğluyla tanıştım. Ana - babasının eline tableti verip kendi haline bıraktığı çocuklardan olmadığı için çevresiyle iletişimi gelişmiş bir çocuktu. Saatlerce sohbet edip oyunlar oynadık birlikte. Uzun zamandır ‘çocukluğunu gerçek anlamda yaşayan bir çocuk’la karşılaşmadığımı fark ettim.
Şu tabletleri almalı şehir çocuklarının elinden, çocuk gibi yaşamalı onlar da, köy ve şehir çocukları arasındaki sosyallik farkını görünce daha iyi anlıyor insan; hiçbir zaman sevmediğim teknolojinin hayatlarımıza nasıl zehir gibi sızıp aslında hepimizi hayattan kopardığını...