Ceyda Ateş ve Buğra Toplusoy’un görmekten, duymaktan hepimize gına getiren ilişkilerini ve ailevi sorunlarını tez zamanda kendi içlerinde yaşamaya başlamalarını diliyorum
Gazetelerde, internet sitelerinde her Allah’ın günü; Ceyda Ateş’le Buğra Toplusoy’un ilişkisini, erkek tarafının bu ilişkiyi istemediğini, Buğra Toplusoy’un babasıyla görüşmeyi kestiğini, Ceyda Ateş’in Toplusoy Ailesi’ne atıp tutmalarını ve onları magazin malzemesi yapışını, iki sevgilinin Instagram’da orada burada birbirlerine yazdıkları abartılı aşk mesajlarını görmekten inanın içim şişti ya!
Bu ikili ilk günden beri ilişkilerini uluorta yaşıyor. Yazın gazetecilerin fink attığı yerlerde sarmaş dolaş-öpüş koklaş pozlarla başladık; başlayış o başlayış! İlişki dediğin, aşk dediğin özeldir, iki kişi arasında yaşanır; sen bunu kalkıp da cümle aleme duyurarak, göstererek yaşıyorsan o işte bir bit yeniği aranır...
Dün uzun yıllardır hepimizin tanıdığı, bildiği ünlü bir oyuncuyla sohbet ederken aynen şunları söyledi: “Geldiğimiz noktada ne kadar başarılı işler yaptığının pek bir önemi kalmadı. Magazini kullanmadan bir yerlere gelmek neredeyse imkansız!” Ceyda Ateş de magazin yolunu seçenlerden zahir!
Aileye saygı esastır
Ayrıca her ne sebeple olursa olsun sevdiğin insanın babasına, ailesine saygı göstermek gerektiğine inanıyorum. Aileyle sorun varsa bile, istenmiyorsan bile bu kapalı kapılar ardında çözülmesi gereken bir mevzu; “Vay sen beni nasıl istemezsin” isyanını bütün Türkiye’ye duyurmak nasıl bir kafa?
Ben hayatımdaki kişinin anama babama ne sebeple olursa olsun ufacık bir saygısızlık ettiğini düşünemiyorum; adamın alnını karışlarım alimallah! Buğra Toplusoy’un buna müsaade etmesi de anlaşılır gibi değil...
Bu istenmeyen gelin mevzusu öyle bir noktaya geldi ki, eminim hiç konuşmak istememesine rağmen Turgut Toplusoy bile konuşmak zorunda kaldı; bir anda kendini magazinin orta yerinde buldu. Ve onun konuşmalarında gerçekten üzgün ve oğlunun tavırlarına inanmakta güçlük çeken bir baba var. Vallahi içim acıyor dinlerken.
Ceyda Ateş ve Buğra Toplusoy’un; görmekten, duymaktan hepimize gına getiren ilişkilerini ve ailevi sorunlarını tez zamanda kendi içlerinde yaşamaya başlamalarını diliyorum!
GÜLDÜR GÜLDÜR DÖKÜLMECE
Geçenlerde annemle televizyon karşısında içimiz geçmiş otururken “Güldür Güldür” programına denk geldik. “Gülüp eğlenecek bir şeyler bulduk” diye sevinerek izlemeye başladık; “Hay denk gelmez olaydık” diye bitirdik!
Normalde severek izlediğim oyuncular da var ekipte ama program okul müsameresinden farksız kanımca... Bir erkek-kadın mesajlaşma skeci vardı, daha saçması ve komiklikten uzağı olamaz herhalde. Komedi abartmakla, kendini oradan oraya atmakla mı oluyor yani? Yoksa skeçler yetersiz olduğu için oyuncular abartmak zorunda mı kalıyor?
Stüdyodaki izleyicinin; televizyon karşısında izlerken tebessüm bile etmediğimiz şeylere katıla katıla gülmeleri de ayrı bir ilginç geldi doğrusu.
Tabii ki aklıma hemen gülmekten karnıma kramplar girerek izlediğim “Çok Güzel Hareketler Bunlar” programı geldi. Her bir skeç birbirinden zeki ve ince esprilerle doluydu, oyuncular abartıdan uzaktı, izlemeye başlayıp da yarım bıraktığım tek bir bölümünü hatırlamıyorum.
“Çok Güzel Hareketler Bunlar”a şahit olmuş bünyem “Güldür Güldür”de iflas etti dostlar!