Hayat öyle garip ki, pozitif duygularla başlayıp güzel geçeceğine inandığın gününü bir anda altüst ederek seni kedere boğabiliyor. ‘Hayatınız sizin kontrolünüz altındadır’ düşüncesiyle de dalga geçiyor sanki… Çünkü bir bakıyorsun ki, getirdikleri ya da götürdükleri karşısında elin kolun bağlı öylece kalakalmışsın. Basın dünyasının usta isimlerinden gazeteci Ertuğrul Akbay’ın vefat ettiğini öğrendiğimde aynen böyle hissettim.
Daha birkaç hafta önce karşılaştığımızda, onu her zaman görmeye alışkın olduğum gibi dimdik ayaktaydı ya da belki ben iyi olduğunu düşünmek istedim. Nereden bilirdim ki bu onu son görüşüm, onunla son sohbetim olacak… Rahatsız olduğu konuşulsa da; karşılaştığı tüm sıkıntılara rağmen hayatı hevesle yaşayan, kendine özen gösteren, enerjisiyle gençlere taş çıkartan, benim gözümde yaşsız bir insan olan Ertuğrul Bey’e hastalığı hiç yakıştıramıyordum.
Duayen gazeteci, çok değer verdiğimiz bir aile dostumuzdu aynı zamanda... Annem, gazeteciliğe Akbay’ın unutulmaz gazetesi Gölge Adam’da başlamıştı. Annemin birlikte çalıştığı ilk genel yayın yönetmeniydi ve dostlukları ömür boyu devam etti. Ertuğrul Bey’den annemin gazetecilikteki ilk yıllarını, mesleğine olan sevgisini, gazete baskıya girene kadar başında bekleyişlerini, komik anılarını dinlemeye bayılırdım, şu an hâlâ gülümseyerek hatırlıyorum. Çalışma hayatına girdiğim günden bugüne bana her zaman destek olan, yüreklendiren, benim için çok kıymetli bir meslek büyüğümdü. Yeri hiç dolmayacak özel insanlarımız tek tek gidiyorlar, onlar gittikçe buraların tadı tuzu kalmıyor. Nurlar içinde olsun…
MOMO GERÇEK OLMASA BİLE…
Bu sabah uçakta etrafımda oturan herkes Momo’dan bahsediyordu. Bir veli kreşten bu konuya dikkat etmeleri yönünde bilgi geldiğini, bir başkası çocuklarının tabletsiz anının geçmediğini ve çok endişelendiğini söylüyordu. Momo’nun; Japon bir heykeltıraşın ne kafayla yaptığına anlam veremediğim korkunç suratlı heykelini simge olarak kullanan bir sanal şiddet oyunu olduğu ve YouTube’da çocuklara yönelik videoların arasında da belirdiği iddia ediliyor.
Her ne kadar YouTube “Böyle bir bulguya rastlamadık” dese de; siyah-beyaz çizgilerin içinde izleyeni hipnotize edercesine ortaya çıkan, çocuklara evdeki kesici aletleri nerede bulacaklarını, onlarla ne yapmaları gerektiğini, bileklerinden kırmızı bir şeyler çıkmaya başlarsa doğru yolda olduklarını, talimatları uygulamazlarsa uyurken onları bulacağını söyleyen bir görüntünün var olma ihtimali bile çok ürkütücü... Kaldı ki şu yetişkin halimle benim asabım bozuldu izleyince, rüyama girdi. Çocukları nasıl etkileyeceğini düşünmek istemiyorum.
Momo’nun gerçekliği kanıtlanmamış olsa da; dijital dünyanın çocuklar için ne kadar tehlikeli olduğunu, tablet ve akıllı telefonların birer oyuncak gibi çocukların eline verilmesinin geri dönüşü olmayacak riskler taşıdığını bir kez daha gördük. Kaldı ki sanal alem pirüpak olsaydı bile, yeni neslin de bizler gibi gerçek hayatın içinde büyümesini tercih ederdim.