Size anlatacak keyifli konularım vardı bugün... Ancak geçen salı akşamı yaşanan korkunç terör saldırısından sonra güzel konulardan bahsedecek hal kalmadı. O günün sabahı kalabalık bir grup yurt dışına çıkmak üzere Atatürk Havalimanı’ndaydık. Bombalardan birinin patladığı noktaya çok yakın bir yerde uzun uzun oturmuştuk. Birkaç saatlik fark sayesinde hayattayız şimdi, orada hayatını kaybeden masum insanların arasında bizler de olabilirdik. Öyle garip bir psikolojideyim ki, bir yandan ölenler için kahroluyorum ve hain saldırının ayrıntılarını öğrendikçe kanım donuyor, bir yandan da şans eseri yaşadığıma şükrediyorum. Bizler “o gün” şanslı günümüzdeydik, yarına ise Allah kerim... İşte bu vaziyette yaşıyoruz şu an milletçe, her an her yerde teröre yakalanma ihtimaliyle...
Bir arkadaşım “Açlık Oyunları filmindeki gibiyiz, başımıza ne zaman ne geleceği belli değil ve hayatta kalmaya çalışıyoruz” dedi. Maalesef öyle...
Patlamalardan bir gün sonra İstanbul’a dönüşte, bir sürü kişinin yaşamını yitirdiği yerlerde yürümek zorundaydım, sanki saatler önce orada büyük bir can pazarı yaşanmamış gibi... Sadece oralardan geçmek bile beni alt üst etti.
Duyarsızlığın dibine vuranlar!
Bir de saldırı sonrası yaşanan insanlık ayıpları var ki onlara dayanmak ayrı imkansız. Havalimanı taksicilerinin canını kurtarmaya çalışan insanlara yardım edecekleri ve onları bedelsiz olarak oradan kaçıracakları yerde fırsattan istifade yüzlerce lira talep etmesi insanlık dışı... Kabusu yaşayan bir ekşisözlük kullanıcısı özel arabaların da yardım için durmadığını, çocukları ve kadınları bile arabalara almadıklarını anlatmış.
Yazıklar olsun bu bencilliğe, bu vicdansızlığa! Böyle korkunç anlar tek yürek olmadan nasıl aşılır, yardıma ihtiyacı olanları kaderine terk eden ve sadece kendini düşünenler insanlıktan nasibini almış mıdır?
Brüksel’deki AB toplantısında, Euro 2016 maçı öncesinde saldırıda hayatını kaybedenler için saygı duruşu yapılırken bizde bir günlük yasın ardından hiçbir şey olmamış gibi hayatın devam etmesi de akıl alır gibi değil. “Teröre inat normal hayatımıza devam edeceğiz” kafası bir yere kadar!
Sosyal medyaya gelince; keyifli paylaşımlarını hiç hız kesmeden sürdürenler, sürüsüne bereket. Kardeşim sırf bunları görmeye tahammül edemediği için tüm hesaplarını kapattı ve söylediklerine sonuna kadar katılıyorum.
“Bu kadar büyük olaylardan hemen sonra eğlenirken, gezerken fotoğraf koyup, ‘Terörün istediği olmayacak, hayat devam edecek’ diyenlerin anası, babası patlasaydı da devam edecek miydi hayat?! Tek bacakları kopsaydı diğer bacaklarını güneşlenirken çekip koyacaklar mıydı?!” diyor. Kaş yapayım derken göz çıkaran bazı samimiyetsiz ünlülere de tepki büyük, böylesi hassas konularda herkes adımını atmadan önce bir düşünsün mümkünse!
Duyarsızlaşmanın, düşüncesizliğin, vurdumduymazlığın çok ötesine geçmiş olmamız içler acısı!
Bugün İstanbul’un dünyaya açılan kapısı Atatürk Havalimanı’nda yaşananlar yarın bizi hangi canevimizden vuracak diye endişelenmekten kafayı yemiş haldeyim. Allah hepimizi korusun.