Andrew Lloyd Webber’ın, dünyanın gelmiş geçmiş en efsane müzikali olarak kabul edilen ölümsüz eseri ‘Operadaki Hayalet’ sonunda İstanbul’da...
Aşk, tutku ve gerilim dolu hikayesi, efsanevi müzikleri ve eşsiz prodüksiyonuyla 29 yıldır tüm dünyayı etkisi altına alan ‘Operadaki Hayalet’in, Broadway ve Londra’daki orijinal prodüksiyonuyla İstanbul’da sahneye konması bizler için hayatta bir kez yakalanacak bir şans... İzledikten sonra ömrünüz boyunca aklınızdan çıkmayacak müzikalin yaratıcısı Andrew Lloyd Webber; “Hayalet’in İstanbulluların kalbini fethetmesini umuyorum” diyor. Ben de gerçek bir ‘Hayalet aşığı’ olarak, hem dünyanın en ünlü ‘Hayalet’iyle, hem de onun büyük aşkı ‘Christine’ ve büyülü müzikalin turne yönetmeniyle görüştüm. Hepsi İstanbul’da olmaktan son derece mutlu ve heyecanlılar. Bakın ‘Operadaki Hayalet’, Cadde’deki Hayalet’e neler anlattı...
(Hayalet) BRAD LITTLE: ‘Hayalet’ olmayı seviyorum
‘Hayalet’ karakterini nasıl anlatırsınız? İnsanları öldürdüğü için ona şeytani bir adam diyebilir miyiz?
O kötü bir adam değil ama eğitim alacağı bir ailesi ve okulu hiç olmadı. Toplumda nasıl yaşanacağını bilmiyor. ‘Paris Opera Binası’nın zindanlarında büyüdü ve onun öğretmeni opera oldu. Bir düşün; opera hikayeleri nasıldır? Çoğunda aşk için savaşır ve öldürürler. ‘Hayalet’ de, insanların sevgisini öldürerek gösterdiğini, istediklerini bu şekilde aldığını sanıyor.
‘Christine neden çok sevmesine rağmen ‘Hayalet’le olmuyor?
Daha iyi bir hayat istiyor, opera binasının zindanlarında yaşayamaz. Seyirciler hikayeyi ‘Hayalet’in tarafını tutarak yaşadıkları için; ‘Christine’ onu bıraktığında ve ‘Hayalet’ ona “Beni sevdiğin için teşekkürler, hayatımda bunu hiç yaşamamıştım” dediğinde kalp kırıklığı yaşıyorlar.
‘Hayalet’ rolünü 2 bin 250 kereden fazla oynayan dünyadaki dört kişiden birisiniz. Hâlâ sahneye aynı tutkuyla mı çıkıyorsunuz?
Yorgun olduğum günler oluyor ama sahneye çıktığım ve müziği duyduğum anda her şey değişiyor. Hikayenin içine giriyorum, rolümü çok seviyorum.
En sevdiğiniz sahne?
Kesinlikle son sahne. Son 10 dakikada yaşanan duygular çok güçlü. ‘Hayalet’, ‘Christine’ ve ‘Raoul’ bir aradalar... ‘Hayalet’, kendisini reddettiği için ‘Christine’e çok kızgın. ‘Christine’ aslında ‘Hayalet’i de seviyor ama onu tercih etmiyor. Sana çok şey öğretmiş ve hayatını tamamıyla değiştirmiş birine aşık olman çok doğal ama bu onunla evleneceksin anlamına da gelmiyor.
‘Hayalet’ten önce ‘Raoul’ rolünü oynadınız. İki rolün sizin için farkları nedir?
İkisi de ‘Christine’i istiyor, hiç değişmeyen ortak nokta bu. ‘Raoul’ rolü daha zor çünkü herkes ondan nefret ediyor, izleyicinin yüzde 90’ı ‘Christine’in ‘Hayalet’le gitmesini istiyor. ‘Hayalet’i ise oynayamamak için gerçekten çok yeteneksiz bir aktör olman lazım, o derece iyi yazılmış akıp giden bir rol.
Andrew Lloyd Webber’la tanıştınız mı?
Evet, çok nazik, mütevazı ve sahnede çekingen biri. Bir gün konuşma yapmak için sahneye çıkarken “Lütfen elimi tut ve bırakma” demişti.
Türk sanatseverler bu müzikali neden görmeli?
İstanbul’da çok büyük bir tarih ve görülecek çok şey var. Biz de bu tarihi yapıtı İstanbul’a getirerek size tarih yaşatıyoruz. ‘Operadaki Hayalet’ dünyanın en ünlü ve uzun soluklu Broadway şovu. Yani siz dünyaya verdiğiniz tarihi güzelliklerin biraz da olsa karşılığını bu şovla alacaksınız. Bunun parçası olmaktan gurur duyuyorum.
İstanbul’u gezip yemeklerimizden tatma fırsatınız oldu mu?
Yerel tatları denemeyi çok severim, harika bir kebap yedim. Yerebatan Sarnıcı’na gittim. Aynı ‘Hayalet’in yaşadığı, ‘Christine’i götürdüğü yere benziyor. Gerçekten çok etkilendim, artık sahneye çıkarken orayı düşüneceğim.
(Christine) EMILIE LYNN: İstanbul seyircisi bir harika
‘Christine’ olarak ilk kez sahneye çıkıyorsunuz. Dünyanın en efsane müzikalinde başrol oynamak nasıl bir his?
Çocukken bu müzikalin şarkılarını dinleyerek ve söyleyerek, dans ederek bu rolü hayal ediyordum. Şimdi her gece ‘Christine’ olmak muhteşem bir his.
Eğer ben ‘Christine’ olsaydım ‘Hayalet’e aşık olurdum, çok çekici ve havalı. Peki ‘Christine’, ‘Hayalet’ hakkında ne hissediyor?
‘Hayalet’, ‘Christine’ için ona yardım eden bir öğretmen, müzik meleği, baba karakteri, arkadaş gibi ama aynı zamanda da çılgın bir adam! ‘Christine’, ‘Hayalet’i çok seviyor ama ona aşık değil. ‘Raoul’a aşık oluyor. ‘Hayalet’le arasında fiziksel bir çekim de var ve bazen ‘Christine’in kafasını karıştırıyor.
Oynarken sizi en etkileyen sahne hangisi?
Ruh halime göre değişiyor ama ‘Christine’in babasının mezarında şarkı söylediği sahne çok duygusal. Favorim ise şovun son sahnesi. Orada bir aşk üçgeni var, çok fazla duygu yaşanıyor, hem ‘Raoul’ hem de ‘Hayalet’ karşısında olunca ‘Christine’in kafası çok karışıyor. Bu sahneden büyük keyif alıyorum.
İstanbul seyircisini nasıl buldunuz?
Harika, şovla gerçekten çok ilgililer, çok alkışlıyorlar ki bu bizim için muhteşem bir his, her saniye bizimleler, hiç kopmuyorlar.
(Turne Yönetmeni) PHILIP GODAWA: Orijinal prodüksiyonu izliyorsunuz
Sizce ‘Operadaki Hayalet’ neden bu kadar özel ve farklı?
İçinde her şey var, gizem var, Hayalet gerçek bir insan mı yoksa hayalet mi, emin olamıyorsunuz. Çok muhteşem bir aşk hikayesi, bir aşk üçgeni izliyorsunuz. Her şeyiyle dünyanın en etkileyici prodüksiyonlarının başında geliyor. İzleyiciye eşsiz ve büyülü bir deneyim yaşatıyor.
‘Operadaki Hayalet’in İstanbul’a geleceğine inanmazdım çünkü çok komplike bir sahnesi ve dekorları var...
‘Hayalet’in sahne alması için ileri teknolojili bir tiyatro salonu lazım ve Zorlu PSM gerçekten muhteşem, gurur duymalısınız. Her şeyiyle kusursuz uyum sağladı bize. İnsanı kucaklıyor burası. Daha dışarıdan gördüğümde çok özel bir yere geldiğimizi fark etmiştim.
Bir tonluk avizeyi kurmak zor değil mi?
Her şeyden önce ilk iş tiyatroya gidip, tavanı avizeyi taşıyabilecek güçte mi diye bakarız, eğer mümkün değilse şov da mümkün değil demektir. Bu bazı yerlerde başımıza geliyor. Avizesiz ‘Hayalet’ olamaz!
İstanbul’a gelen orijinal prodüksiyon mu diye çok merak ediyorlar...
Her şey birebir aynı, bu prodüksiyonun ciddi bir kalite kontrolü var. Hepimiz bu şova çok önem veriyoruz, sıradan bir iş değil bizim için. Orijinalinden farklı olmasını kabul edemeyiz.
Andrew Lloyd Webber rol alacak her oyuncuyu görüp kontrol ediyor mu?
Bunu onun yerine yapan kişiler var, ben de onlardan biriyim. Her şey son derece sıkı bir şekilde organize ve kontrol ediliyor. Dünyanın neresinde olursa olsun bu şov aynı kalitede sahneye
konmak zorunda.
‘Operadaki Hayalet’, 1986’da Londra prömiyerini yaptığından beri (Londra’da hâlâ sahnelenmeye devam ediyor), dünya çapında 130 milyondan fazla kişi tarafından izlendi. 50’den fazla önemli ödüle sahip olan ve “Dünyanın en çok gişe hasılatı yapan performansı” olan şov aynı zamanda, Broadway tarihinin en uzun soluklu müzikali. 130 kişilik ekipten oluşan müzikalde sahne 22 kez değişiyor. ‘Operadaki Hayalet’in en önemli dekoru bir tonluk tamamı kristal avizesi... Bu fenomen eseri,
17 Mayıs’a kadar Zorlu PSM’de izleyebilirsiniz.