Son dönemde çok sevdiğim, benim için büyük kıymeti olan bazı yakınlarımın kansere yakalanması, gün geçtikçe çok daha sık karşılaştığımız hastalıkla yakından ilgilenmeme, bu konuda daha çok bilgi sahibi olmama neden oldu. Kanser hastalarından en çok duyduğum doktor isimlerinin arasında Prof.Dr. Nil Molinas var.
Bir kadın doktorun, böylesi ciddi ve tehlikeli bir hastalığın tedavisinde yıldızlaşması gurur verici... Onun için internette yazılan yorumlara da baktım; tamamı büyük bir hayranlık ve takdir içeriyor. “Türkiye’nin en başarılı onkoloji uzmanlarından... İşi başından aşkın olmasına rağmen hayat enerjisiyle dolu, hastalarına nasıl umut ve moral dağıtacağını bilen dört dörtlük insan... İnsanlığın doktorluğa ve onkolojiye yansıması... Varlığına şükredilecek doktorlardan... Tıp konusundaki tartışılmaz uzmanlığının yanında hastalara inanılmaz bir manevi destek sunan, insanı hayata bağlayan, pozitif enerji veren profesör...” şeklinde sürüp gidiyor yapılan yorumlar.
Hastanın morali o kadar önemli ki...
Kanser hastası olan yakınlarımdan çok iyi biliyorum ki; bu hastalığı yenme yolunda sahip olunması gereken en önemli şey moral. Ve maalesef bazı doktorlar hastalarına moral aşılamak yerine, bir robot gibi ruhsuzca, hastanın ne hissedeceğini hesaba katmaksızın yaptıkları açıklamalar ve konuşmalarla insanın asabını iyice bozup, umutsuzluğa sürükleyebiliyor. Son olarak bir arkadaşımın, doktoruyla görüşmesinden sonra moral olarak çöküp, bütün gün boyunca ağladığına şahit oldum ve doktorun konuşmasını anlattığında bir hasta yakını olarak sinirden deliye döndüm haliyle!
O nedenle Profesör Molinas gibi hastayı tedavi etmenin yanı sıra, onun ruhsal durumuna da özen gösteren, her bir hastasıyla canı gönülden ilgilenen doktorlarımızın ne kadar kıymetli ve özel olduklarını şimdi daha da iyi anlıyorum. Geçen hafta Profesör Nil Molinas’ın şöhretini duyup ondan görüş almak isteyen bir başka yakınıma onunla görüştükten sonra ne düşündüğünü sordum.
Daha önceki raporları hızla gözden geçirerek birkaç dakika içinde görüşlerini anlatmaya başladığını, bunu yaparken ‘moral veren ve karşısındakine kendini iyi hissettiren’ bir dil kullandığını, doktor Molinas’ın yanından çıkınca kendini aynı zamanda ‘bir saatlik bir psikolojik terapi’den çıkmış kadar harika hissettiğini söyledi.
Ünü sınırların ötesinde...
Tedavi için yurt dışında ünlü bir onkoloji hastanesine giden bir başka tanıdığım hastaya ise yabancı doktorlar, Türkiye’de profesör Molinas ve birkaç uzman doktorun daha adını söyleyerek, aynı tedaviyi onların da vereceğini anlatmışlar. Kanseri en iyi şekilde tedavi etmekle kalmayıp, korkulacak bir hastalık olmaktan çıkaran süper doktorumuzun ünü Türkiye’yle de sınırlı değil anlayacağınız.