Gülben Ergen’le ilgili yorumlarına getirilen tedbir kararına uymadığı için, Seren Serengil’e üç günlük tazyik hapsi kararı çıkınca ortalık karıştı! Hem “Bu karar magazin gazeteciliğine sansürdür, ifade özgürlüğüne darbedir” diye tepki gösteriliyor, hem de “Kadına şiddetin tecavüzden cinayete en ağır vakalarında yargı ağır işlerken, gerekli cezalar çıkmazken; bu nasıl iş?” diye... Ben ikinci konuyu merak etmekteyim.
Zira sansüre gelince; genelleme yaparak konuşuyorum; magazin gazeteciliğinin bir başkasının şerefini lekeleyecek derecede yorum yapma hakkını kimseye vermediğine, eleştirilerde bir sınır olması gerektiğine inanıyorum. Yorum yapma özgürlüğü bir başkasının hayatını karartma, haysiyetine tecavüz etme noktasına geldiğinde o sınır aşılmış oluyor. Hangimizin bir kişinin suçlu olduğuna karar verip bunu infaz etme yetkisi var acaba?!
Kadına şiddette yargı böyle hızlı işlemiyor...
Şöyle diyor; “6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun kapsamında Gülben Ergen hakkında yapılan haber ve yorumlar ile ilgili tedbir kararı verilmesi talep edilmiş ve mahkemece bu talep kabul edilmiş. Tedbire uymayan Seren Serengil hakkında ise üç günlük tazyik hapsi kararı verilmiş. Adı üzerinde ailenin korunması ve kadına karşı şiddetin önlenmesi için çıkarılmış yasanın, verilen bu karar ile yanlış yorumlandığını düşünüyorum. Zira ifade özgürlüğü ve basının haber verme ödevi kapsamında değerlendirme yapılırsa, bu karar hukuk ve hakkaniyete aykırıdır.
Ayrıca ülkemizde şiddete uğrayan pek çok kadın, istismara uğrayan çocuklar, savunmasız ve yardıma muhtaç insanlar hakkında yargı bu kadar çabuk tecelli etmezken ve hatta adaletli kararlar verilmezken bu verilen kararı uygun ve hakkaniyetli bulmuyorum.
Olan gerçekten şiddete uğrayan kadınlara oluyor. Diğer bir önemli husus ise, böyle bir karar ülkemizde ilk defa bir magazin programı ve magazin programı sunan kişi hakkında verilmiş olup, bu karar ileride pekçok konu ve olaya emsal teşkil edecek, kimse ifade özgürlüğü ve yorum yapma özgürlüğü kapsamında konuşamayacak, hatta magazin diye bir gündem kalmayacaktır.”
Olayın tarafı olmayan Avukat İpek Topaloğlu’nun hukuki boyuttaki objektif yorumu da böyle... Hiç değilse bu dava; ülkenin asla çözülemeyen problemlerinin başında gelen ‘kadına ve çocuğa şiddet’ konusunda da emsal teşkil etse de, kadın ve çocuk tecavüzcülerinin, katillerin en hızlı şekilde cezalandırıldığını görebilsek!