Yıllar önce ‘Çok Güzel Hareketler Bunlar’ projesiyle hayatımıza giren başarılı oyuncu Bülent Emrah Parlak’ın, kendi kurduğu tiyatro Bal Porsuğu tarafından sahnelenen tek kişilik oyunu ‘Bülent Bey’in Hikayesi’nin, yeni sezon gala gecesindeydim. Benim işim yazarak anlatmak ama inanın şu anda oyunun efsaneliğini size yeterince aktaramamaktan korkar haldeyim!
Parlak’ın ifadesiyle, “Tek kişilik ama çoğul bir oyun”... Bülent Bey’in beynini canlandıran oyuncu sahnede tek başına, vücudun uzuv ve organları rolünde beyinle olan diyaloglarını gülmekten ağlayarak izlediğimiz Barış Arduç, Ersin Korkut, Necip Memili, Sarp Apak, Burcu Biricik ve Şahin Irmak gibi oyuncularsa dijital olarak oyundalar. 3D Mapping teknolojisiyle tiyatronun iç içe geçtiği sine-tiyatro tam bir yıldızlar geçidi!
Beynin organlarla verdiği yönetim mücadelesini sahnelerken, Parlak izleyenleri oyunun içine öyle bir alıyor ki; vücut sisteminizin gerçekten de birbirleriyle konuşup tartışarak işlediğine inanacak raddeye geliyorsunuz! ‘Bülent Bey’in Hikayesi’ni izlediğim günü; hayatım boyunca aralıksız, nefes almaya fırsat bulamadan, gözümden yaşlar fışkırarak, kendimi ordan oraya atarak en çok güldüğüm günlerin başına yazdım, öyle hatırlayacağım. Bir kez izlemek asla yetmedi, birkaç defa daha gideceğim.
Eşi benzeri yok...
Hazırlık süreci kadar sahneye konması da sonsuz bir emek ve ince çalışma isteyen, saniyelerin bile çok iyi hesaplanmış olduğu oyunda; muhteşem performansıyla Bülent Emrah Parlak, yönetmen Murat Eken ve zeki esprileri bombardıman halinde sıraladığı senaryosuyla Uğraş Güneş başta olmak üzere, emeği geçen herkesi ayakta alkışlıyorum. Ayrıca birbirlerine her daim destek olan BKM ailesi oyuncularını da... Dekor ayrı olaydı, Barış Dinçel’in fikrine sağlık...
Siz hayatınıza devam ederken beyninizin içeriyi nasıl yönettiğini, organlarla neler konuştuğunu göreceğiniz oyunun eşine benzerine rastlamadım, akla hayale gelmeyecek bir deneyim yaşatıyor. Eminim benim beynim de oyun sırasında gülmekten nefesim kesilip bayılmayayım diye epey çaba harcamıştır!
YAMAN ETKİSİ!
Milyonlarca kişinin hayranlıkla izlediği yeni yıldızımız Can Yaman furyasına kapılmamak için epey direndim ama her direnişten zaferle çıkamıyor insan!
Başarılı oyuncunun Desa’yla olan iş birliği, oynadığı reklam filmi ve ondan ilham alınarak hazırlanan koleksiyonun tanıtımı için verilen davete katıldım. Annem, “Kendi ağırlığını koruyarak yaz” dediği için Yaman’ı yakından gördüğümde yaşadığım “Aman Allah’ım bu bir Yunan heykeli mi, acaba uzaylı falan mı? Yok, kesin insan değil!” şokunu buraya yazmayacağım!
Yaman; kendi stilinde de deri parçalara çok yer verdiği için markayla güzel bir uyum yakaladıklarını, herkesin parmak izi tek ve özel olduğundan, kendi parmak izini koleksiyonda baskı olarak kullandıklarını anlattı. O gün üzerindeki parmak izli deri mont da diğer parçalar gibi çok güzeldi, keşke kadınlar için de yapsalar... Bu arada markanın sadece et sanayisinden çıkan derileri kullanması kayda değer bir ayrıntı.
Yaman konuşurken bir arkadaşımın yaptığı “Tam bir görsel şölen” yorumu, “Desa Candır” sloganlı iş birliğini her açıdan özetler nitelikteydi!