GÖRÜNTÜ VAR, SES YOK!
Stüdyoda teknolojinin olanaklarından sonuna kadar yararlanarak ‘yavru kedi miyavlaması’ gibi (‘karga gibi’ de uyar!) seslerini güzel çıkarttıran, şarkı söylemekten aciz bir şekilde baştan sona her notayı detone okuyup, o kaydı yapan aranjörü canından bezdirip, sonra da bunları bir bir makinede düzelttiren o kadar çok ‘şarkıcımsı’ var ki! Hatta şoke oldum ama şarkılarını para ödeyip baştan sona başkasına okutanını bile duydum!
Saf sesini duymadığımız “Şarkıcıyım” demesin!
Bu tipler mümkün olduğunca ‘playback’çidir, orkestrayla sahneye çıkmaları gerekirse ya arkalarına 3-4 tane sağlam vokal alıp ağız oynatırlar, ya da tüm repertuarı önceden stüdyoda kaydeder, gerekli düzeltmeleri yapar ve sahnede alttan gelen kayıtlı seslerinin üzerine mırıldanırlar. Ses açıklarını da dikkat çekici kostümlerle, sahne şovlarıyla, aşk haberleriyle, polemiklerle kapatmaya çalışırlar. Yani ‘karar mercii dinleyenler’i kandırmak için her yol mübahtır! Zaten kazara canlı söylediklerini duyduğunuz vakit kulaklarınıza inanamazsınız! ‘Albümdeki sesle sahnedeki’ arasındaki farka ağzınız öyle bir açık kalır ki kapatabilene aşkolsun! Sesin yoksa, yeteneğin yoksa çekil arkadaş! Kuru kalabalık yapma!
BOĞAZ’DA LiVANELi RÜZGARI
Büyük usta Zülfü Livaneli yarın akşam Kuruçeşme Arena’da dinleyicisiyle buluşuyor. Bir düşünün; püfür püfür bir yaz akşamı, denizin kenarında, Boğaz’ın güzel manzarasına karşı Livaneli dinlemek... Bu yazın en keyifli konserle-rinden biri olacak. Kaçmaz derim!
EVLİ ADAMA NE BAKIYORSUN?!!
Evli bir çift arkadaşıma yemeğe gittim geçen gün. Daha çok gençler, aslında evlilik birlikte gezip tozmalarına engel değil ama “Çıkmıyoruz” dediler, “Özel bir durum olmadıkça asla gece gezmesine çıkmıyoruz, dostlarımızı evde ağırlıyoruz.” Sebebini tahmin ettim çünkü gece hayatının artık ne kadar rahatsız edici bir noktaya geldiğini ben de birkaç örnekle bizzat yaşadım.
Ben yanında olmama rağmen erkek arkadaşıma gelip “Arkadaşım seni beğendi tanışmak ister misin?” diyeninden, beni yok sayarcasına kur yapanına kadar gördüm. Şeytan diyor, “Ağzını, burnunu kır” yemin ediyorum! Bu “Hanımlık, sükunet bende kalsın” kafası hiç benlik değil valla, dağıtırım ortalığı...
Evli arkadaşım da aynı dertten muzdarip, “Adamın yüzüğü var, yanında aynı yüzükten bende var ama kimse oralı değil, hatta evli erkeğe cilve yapmak bazılarına daha da hoş geliyor, gördüklerime ağzım açık kalıyor” dedi.
Herkes eve kapandı!
Ne iş yaptığını hiçbir zaman göremediğimiz ama ünlü bir kadınla bir hikayesini anlattı ki öfkeden deliye döndüm. Aynı otelde kaldıkları koskoca bir tatil boyunca sanki arkadaşım hiç yokmuşçasına kocasına kur yapmış, yanlarında bebekleri var, bari ondan utan be kadın! Aslında bunların adını açıklamak lazım, ibret-i alem için!
İlişkisini sağlıklı sürdürmeye çalışan herkes kendini eve kapatmış durumda, bu yüzden gece dışarı çıktığınızda artık ‘aranan ve çiftlere huzursuzluk veren’ bir güruhla karşılaşıyorsunuz. İşte gece hayatında kalite bu yüzden yerlerde sürünüyor artık, düzgün insanların hepsi evlerdeki arkadaş toplantılarına yöneldi.