Nazlı Mengi

Nazlı Mengi

nazli.mengi@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Öğrencilerin yarı yıl tatili bu cuma başlıyor. Her sene olduğu gibi kayak merkezleri tatilci gençlerin en çok gittiği yerler olacak, öğrenciler dağlara akın edecek. Peki ne kadar güvendeler?

Okul yıllarımda ben de “Sömestir gelse de dağa gitsem” diye bekler dururdum. Bütün dönemin yorgunluğunu arkadaşlarımla, etraftaki yaşıtlarımla geçirmekten; bizim için hazırlanan onca eğlenceden, kayak veya snowboard yapmaktan daha çok istenecek ne olabilirdi ki?
Ama aynı düşüncelerle dağa koşan gençleri eğlence ve tatil kadar tehlikeler de bekliyor ne yazık ki! Bundan birkaç sene önce Uludağ’da kayarken kaybolan, uzun saatler sonunda ulaşılan üniversite öğrencisi Ümit Özgen’in ölümü (belki de bu vahim olay yaşandığında ben de Uludağ’da olduğum için) hala ilk günkü acısıyla aklımdan ve kalbimden hiç çıkmıyor. Geçtiğimiz seneyse Konaklı Kayak Merkezi’nde antrenman yapan genç kayakçı Aslı Nemutlu, pist kenarındaki tahta perdelere çarpıp boynunu kırarak yaşamını yitirdi.

Allah’a emanet kayak keyfi!
Diyeceğim şu ki; gençler kayak pistlerinde her an ‘hayati tehlike’ altında! Pistler, riskli bölgelerden belirgin şekilde ayrılmadığı, tabelalarla yön belirtilmediği için kaybolan, antrenman yapan kayakçıların çevresi tahtayla örüldüğü için hızla tahtalara çarpan başka gençler duymak istemiyoruz! Pist etrafına ağ germeyi akıl etmeleri için Aslı’nın ölmesi mi gerekiyordu? Bunun dünya standartlarında uygulanması gereken bir prosedürü yok mudur?
Bakın Ümit Özgen’in ölümüne neden olan ‘ihmaller zinciri davası’ dört yıldır bitmiyor ve aile acı içinde gencecik evlatlarının ölümüne neden olanların cezalandırılmasını bekliyor. Peki acaba bir ailenin yıkılmasına sebep olan şartlar ve hatalar geç de olsa düzeltildi mi? Uludağ pistleri şimdi kimsenin kaybolmayacağı kadar güvenli mi? Hadi diyelim güvenli, buna rağmen kaybolan olursa ‘saatler sonra değil’ de kısa zamanda ona ulaşacak ve karga tulumba etmeden ilk yardımı yapacak eğitimli ekipler ve tam teşekküllü bir hastane acil servisi 7/24 hazır mı? Yoksa aileler çocuklarını yine ‘Allah’a emanet’ mi dağa yollayacak? Endişe etmemek imkansız!

Haberin Devamı

YAPRAK DÖKÜMÜ

Haberin Devamı

Önce Mehmet Ali Birand, ardından akademik dünyanın sevilen hocası Toktamış Ateş ve son olarak ‘Deprem Dede’miz Ahmet Mete Işıkara aramızdan ayrıldı. Onlar çok uzun yıllardır televizyon ekranlarından evlerimize konuk olmuş, hepimizin tanıdığı, sevdiği; Türkiye’nin yetiştirdiği değerli ve özel insanlardı. Son birkaç günde gerçek bir ‘yaprak dökümü’ne şahit olduk. Saygıyla hatırlayacağız, mekânları cennet olsun...

ŞiKAYETÇiYiM!
* Kendisine yıllarca emek verip iyiliği için uğraşan dostuna ilk fırsatta kazığın hasını atan kansızlardan (ki bunu genelde kızlar kızlara yapıyor. Erkekler arasında çok daha sıkı dostluklar var),
* Çevresine dünya iyisi görünüp aslında sadece kendi menfaatine çalışan içten pazarlıklılardan,
* İnsanın arkasından kuyusunu kazıp; sonra da ‘her şeyden habersiz masumu’ oynayanlardan,
* Suçluyken mağdur rolüne bürünmeyi çok iyi bilenlerden şikayetçiyim!