İstanbul’da yaşamak gün geçtikçe zorlaşıyor. Günün neredeyse her saati öyle bir trafik var ki, o trafiğin içine düştükçe “Yok artık bu kadarı gerçek olamaz” hissine kapılıyorum, mahşer gibi tövbe yarabbim! Hani olumlu düşünmenin hayatımızı güzelleştireceği inancı var ya, o trafiğe saplanan hiç kimsede pozitif düşünceden eser kalması mümkün değil!
Trafik yoğunluğunun çilesi yetmezmiş gibi bir de dikkatsiz veya kompleksli sürücülerle uğraşıyorsun. Bazıları var ki, karşısındaki sürücü ne kadar zor durumda olursa olsun asla yol vermez, kaza yapmaya razıdır ama o yolu vermemeyi gurur meselesi yapar! İşte bunlarda ciddi kompleks problemi olduğuna inanıyorum!
Bir de dikkatsizlikte zirve yapanlar var. Mesela dün köprü trafiğinde kilitlenmiş bir halde arabada oturuyorum, aniden şiddetli bir çarpma darbesiyle savruldum. Allah’tan kemerim takılıydı, aman “Yakın mesafeye gidiyorum ya da nasıl olsa trafik sıkışık boşuna darlanmayayım” diye kemer takmamazlık etmeyin. Ne zaman, ne olacağı belli değil.
Önce halüsinasyon görüyorum falan sandım! Çünkü böyle bir trafikte, öyle hızlı bir çarpma olacak gibi değil! Bulunduğum şeride girmeye çalışan sürücü fren yerine kesin gaza bastı, onun dikkatsizliği de bana patladı. Hadi gel de pozitif düşün şimdi!
Hayır madem hepimiz aynı çileyi çeken kader ortaklarıyız bir anlamda, bari herkes anlayışlı ve maksimum özenli davransın. Çileye çile katmanın anlamı yok değil mi?!
YERDEN GÖĞE HAKLI!
Aldatılmanın insanın gururunda açtığı yarayı da geçin; sevdiği, inandığı, güvendiği, hayatını paylaştığı kişinin ihanetiyle yaşadığı şoku, hüsranı, kalp kırıklığını düşünün! Kurduğunuz bütün düzen ve dünya bir anda başınıza
yıkılıyor.
Yine de ayakta kalmaya, güçlü durmaya ve devam etmeye çalışıyorsunuz.
Bu kez de yaptığınız her hareket sizin ne hissettiğinizden bi haber insanlar tarafından düşüncesizceyargılanıyor. İşte Seçkin Piriler’in başına gelen tam da bu!
“Erkek her şeyi yaparken kadının nefes alması suç. Kaan’ın ahlaki değerlerini sorgulayan yok” sözlerinde yerden göğe kadar haklı! Uğradığı ihanete tüm Türkiye şahit oldu ama ihanet edeni yargılayanı pek göremedik. Diğer kadın çıktı “Biz yıllardır birlikteyiz” dedi (şaka gibi), ona da ses çıkaran olmadığı gibi bir de ünleniverdi. Ama ailesi dağılan kadın, burnunu evden her uzattığında konuşan konuşana! Acaba ahlaki değerleri topluca mı yitiriyoruz?!
‘AŞK YENİDEN’İ BİR DAHA SEVDİM
Özge Özpirinçci ve Buğra Gülsoy’lu, her bir karakterini ayrı keyifle izlediğim ekranın incisi, insana neşe veren, içini açan, yüzünü güldüren efsane dizi ‘Aşk Yeniden’i bu hafta daha da çok sevdim.
Kız çocuklarının okutulması için farkındalık yaratmayı amaçlayan ‘Kızlara Ses Ver’ projesine destek veren ünlü isimler arasında Buğra Gülsoy da var. ‘Aşk Yeniden’in son bölümünde kız çocuk oyuncuyla Gülsoy’un kampanyaya dikkat çeken diyaloğu dakikalarca sürdü. Hem de senaryoya öyle güzel yedirmişler ki sıkılmadan dinliyorsunuz.
Milyonlarca kişinin izlediği bir dizinin, reytingini ve başarısını böyle anlamlı bir amaç için kullanması takdire şayan. Helal olsun...