Amaç çocuğunuza dil öğretmekse önce Türkçe'yi öğretin. Ya da İngilizce ve Fransızca'yı resmi dil yapsınlar, kendiniz de huzur bulun bizi de kurtarın bu eziyetten
Çocuğuna yabancı dil öğretmek' için onunla Fransızca, İngilizce konuşanlar, yabancı dadı tutanlar falan var. Hadi onu anladık. Ama sen bu işi “Bakııııın ben inanılmaz Fransızca konuşuyorum, hepiniz duyun ezikleeeer” noktasına getirip (Kıskandığım düşünülmesin sekiz sene Fransızca eğitim aldım üzerinize afiyet!) herkesin içinde avaz avaz ve hiç durmadan Fransızca konuşursan 'dalga konusu' olmaktan öteye gidemezsin bu biiiiir!
Her dilden önce anadili Türkçe’yi öğrenmesi ve düzgün konuşması gereken çocuğun da ‘yabancı aksanıyla Türkçe’ konuşan bir zat olup çıkar bu da ikiii! Biz burada zaten bıkmışız yaya yaya, kelimeleri bozarak, abuk subuk konuşan ergen nesilden; sen orda çekirdekten yetiştiriyorsun çocuğu!
Resmi dil İngilizce olsun!
Çevremde sanki bana ihale olarak 'seçilip de getirilmiş' gibi iki tane var bu tiplerden. Biri İngilizce yardırıyor, öbürü Fransızca! Bir tanesi yeni başladı daha bu 'özenti'liğe, korkarım diğerinden sirayet etti!
Çocuğunuza dil öğretmekse amaç önce Türkçe’yi öğretin! Ya da İngilizce ve Fransızca’yı resmi dil yapsınlar, kendiniz de huzur bulun bizi de kurtarın bu eziyetten! Bu yabancı dil sevdasını bile millete 'hava atma' haline getirmek nasıl bir kafadır?! Neden hiçbir şeyin ayarını tutturamıyor bazıları Yareeebbim!
BEŞ BARDAK PİRZOLA!
İstanbul Beşiktaş'taki Four Seasons Otel'de bir davete katıldım. Boğaz'ın olanca güzelliğine hakim muhteşem bahçesi ve manzarasıyla zaten daha ilk anda yarışa zirveden başlayan bir otel. Ama kusursuz başka özellikleri de var.
Mesela yemeklerin lezzeti ve servisteki özen. Aralıksız olarak masalara minyatür tabaklar içinde risotto, minik levrekler, karidesler, minik enginarlar ve likör bardağı kadar küçük bardaklar içinde domates soslu küçük pirzolalar geldi. O kadar güzeldi ki bir ara masada "Beş bardak pirzolayla doyduk" esprileri yapıldı.
Birçok otel ve restoranda kokteyl servislerinin çok kötü olduğunu bildiğim için doğrusu Four Seasons'ı takdir ettim. Düğün ve nişanlar için ideal.
ZAMAN TÜNELİNDE MİYİM NEYİM?!
Ramazan süresince televizyonda izleyecek pek bir şey bulamadım, 'Doktorlar' ve 'Çocuklar Duymasın'ı görmekten içim kıyıldı; aynı diziler, aynı filmler döndü durdu. Geçen gün zaplama zıplama halindeyken kendimi 90’larda buldum! Şarkıcı Zeynep o dönemde fırtına koparmış şarkısı 'Memedim'i söylüyor. Söylüyor derken, estiriyor! Böyle bir ses ve yorum zor bulunur, bende tüyler ürperdi, gözler doldu dinlerken. Bin kere helal olsun!
Ardından Burak Kut geçti mikrofona, 'Benimle Oynama'yı söylerken hem kendi gitti bu şarkıyla zirvede olduğu günlere, hem de izleyenleri götürdü. Yemin ederim kendimi '90’lara ışınlanmış gibi' hissettim! O dönemin şarkıları bir başkaydı.