Serdar Ortaç... Hayatımda çok önemli yeri olan bir adam... Bir kere ilk gençlik aşkım o benim, şimdi gülümseyerek hatırlıyorum onunla evlenme hayali kurduğum günleri; kimbilir kaç genç kızla aynı hayalleri kurduk?
Onun şarkılarıyla kaç milyon kişi aynı şeyleri hissettik, coştuk, eğlendik, hüzünlendik, sayısız duygu yaşadık ve yaşıyoruz...
Konserlerindeki mahşeri kalabalığın içinden Ortaç’ı izlerken hep bir gün onunla tanışmanın hayalini kurardım. Sonra gerçek oldu, onu tanıdıkça, ne kadar koca yürekli ve mütevazı bir adam olduğunu gördükçe, her ihtiyacım olduğunda bana verdiği desteği yaşadıkça, ona olan sevgim ve hayranlığım giderek büyüdü, sonsuz oldu!
Geçen cuma Suada’da, ‘film gibi’ bir düğünle evlenirken eşine zor rastlanır bir insan olduğunu bir kez daha gösterdi. Nikah kıyıldıktan sonra eşi Chloe’ye öyle güzel şeyler söyledi ki, sadece Chloe’nin değil düğündeki bütün kadınların ayakları yerden kesildi.
Yazdığı şarkılarla bizim hayatlarımızda yer eden sözlerinin en güzelleri, bu kez sevdiği kadın için dilinden döküldü.
Kendini bir halt sanıp kadına bir çift güzel sözü çok gören erkeklere alışkın olan bünyelerimiz tokat yemiş gibi oldu tabii!
Gözlerim doldu, tüylerim ürperdi o duygusallık karşısında...
(İtiraf: Biraz da Ortaç evlendi diye fenalaşmış olabilirim!)
ADAMLIK METREYLE ÖLÇÜLMEZ!
“Yok gelinden kısaymış da bilmem neymiş” diye laf sokuşturmaya çalışanlara söylüyorum, bu işler boyla posla olmuyor.
Bir adam, karakteriyle, duruşuyla, hali tavrıyla, yaptıklarıyla, söyledikleriyle devleşir; dolayısıyla Ortaç’ın boyu çoğunuzdan çok daha uzun!
İstediğiniz kadar kıskanın, çekemeyin; o sanatından kişiliğine her şeyiyle kusursuz. Çok karizmatik ve etkileyici bir damat oldu Ortaç; Chloe’ye de ‘her kadının hayalini kurduğu bir peri masalı’ yaşattı. Helal olsun!
Onlara muhteşem bir evlilik hayatı dileyip yılın düğününden notlarıma geçiyorum:
- Nikah alanı aynen Amerikan filmlerindeki gibi hazırlanmıştı. Önce sağdıçlarıyla birlikte Ortaç geldi. Ardından babasının kolunda nikah masasına yürüyen Chloe gerçek bir prenses gibiydi.
- Nikahı Emir Sarıgül bizim adetlerimize göre kıydı, Chloe’nin ricası üzerine, onun adetlerine uygun olan ‘bağlılık konuşması’ yapıldı. Yani uydurulduğu gibi papaz yoktu düğünde; ayrıca olabilirdi de, gelinimiz yabancı neticede!
- Nikahtan sonra yemek bölümüne geçtik, Enbe Orkestrası’nın harika müzikleriyle geçen saatlerden sonra, sahneye Ortaç çıktı ve misafirlerini kendi şarkılarıyla coşturdu. Hayatımda en çok eğlendiğim düğün oldu, dans etmekten yorgun düştüm yeminle!
- Ortaç ve Chloe tüm masaları tek tek gezip tüm misafirlerine ilgi göstermeyi de ihmal etmedi. Gerçekten çok tatlılardı.
- Düğün için yaratılan masalsı atmosferden gelinle damadın şıklığına, müziğinden eğlencesine, Ortaç’ın aralarda mikrofonu alıp yaptığı duygusal konuşmalara kadar her ayrıntısıyla yılın değil yüzyılın düğünü oldu kanımca!
Ayrıca not! Kayahan’ın meslektaşı Ortaç’a yaptığı ayıbı da cumartesi günü yazacağım. Bugünkü keyifli konuyu ‘lekelemek’ istemedim!