Fotoğraf sanatçısı Merve Hasman’dan, İtalyan eşi Tommaso Salvatori’yle tanışma hikayelerini dinleyince; ancak romantik filmlerde olur sandığımız masal gibi aşkların gerçek hayatta da yaşandığına şahit oldum! Çoğumuzun aşktan umudu kestiği günümüzde; etraflarına ışık saçan bu tatlı ve güzel enerjili çiftin hikayesi sizin de içinizi açsın, ümitlerinizi yeşertsin istedim…
Merve 2013 yılında; “Ben kimim? Merve’yi hiç tanımıyorum, hayatımı hep başkalarının doğrularıyla yaşadım” düşüncesiyle kendini bulmaya karar verir ve biriktirdiği parayla gittiği Los Angeles’ta kendiyle baş başa bir kaç hafta tatil yapar. Ruhunu dinlediği, hayattan ne istediği, onu nelerin mutlu ettiği sorularına cevap aradığı içsel yolculuğundan manevi bir listeyle geri döner. En büyük özleminin aile olduğunu gören, kalabalık sofraların, neşeli sohbetlerin özlemini çektiğini fark eden Merve; “Kendi çekirdek ailem bir İtalyan ailesi olmalı!” der. İstanbul’da yaşadığı için bu dileğini söylediği arkadaşları onunla dalga geçseler de, bir İtalyanla evleneceğine çok emindir. Hatta bunu rüyasında bile görür…
2015’teki doğum gününü İstanbul’da geçirmek istemeyince, bir grup arkadaşıyla Forte dei Marmi’ye giden annesinin peşine takılır. Oraya ayak bastığı anda; ‘Burası benim evim ve hayatımın adamını burada bulacağım’ duygusunu hisseder. Üç günlük tatilde gidecekleri her yer önceden planlı olsa da, son akşam gruptan bir çift; “Size sormadan bir şey yaptık! İtalyan bir arkadaşımızla karşılaştık ve ‘Ünlü restoran Osteria A’ Pagliai’yi görmeden sakın dönmeyin, ben rezervasyonu yapacağım, gidin ve Tommaso’yu bulun’ dedi” açıklamasını yaparak planı son anda değiştirir. Kısa seyahatinin son gecesini “İşte hayat benim için böyle işledi” diye anlatıyor Merve…
Düşüncemiz geleceği yaratıyor
Dünyaca ünlü Toscana restoranı Osteria A’Pagliai’nin sahibi ve şefi Tommaso Salvatori’yle Merve’nin o akşamki karşılaşmasına ‘tesadüf’ demek imkansız. Aklımızda yarattığımız her düşüncenin geleceğimizi yarattığı fikrine gerçekten inandım. ‘Düşünce Gücüyle Tedavi’ kitabında şöyle diyor yazar: “Bilinçaltımız inanmayı seçtiğimiz her şeyi kabul eder. Yani kendimle hayat hakkındaki düşünce ve inançlarım, yaşamımın gerçeği olur”…
Merve ve Tommaso, karşılaştıkları andan itibaren gözlerini birbirlerinden alamazlar, “Babası seslenip duruyordu ama o mutfağa gitmiyordu. Ben heyecandan yemek yiyemiyor, ona numaramı vermenin düzgün bir yolunu düşünüyordum” diyor Merve. Hesap istendiğinde Merve tuvalete gitme bahanesiyle kalkar, Tommaso’nun yanından geçerken sohbet etmeye başlarlar, ikisinin de yakından ilgilendiği sufizmden bahsederlerken; gitme vakti gelir.
Devamı Merve’den gelsin: “Kartvizitimi verdim, her şey için teşekkür ettim. Bizim restoranda kapıdan çıkmadan önce uzun, güzel bir yol yürürsünüz. Yolun ortasında bir şey beni durdurdu, döndüm ve ona ‘Çok şükür sonunda birbirimizi bulduk’ dedim! Ertesi gün görüşmek istedi ama İstanbul’a dönüyordum. O günden sonra konuşmaya başladık. Haziran 2015’te tanıştık, Aralık 2015’te İtalya’ya taşındım ve 20 Mart 2016’da evlendik”…
Kendini ve hayattan ne istediğini bulmanın, kim ne derse desin inandıklarından vazgeçmemenin, sonunda hayallerine kavuşmanın hikayesi…
Tüm kalbinle inanınca masallar gerçek olurmuş dostlar...