AKP’li milletvekili Halide İncekara “‘Yaprak Dökümü’, ‘Fatmagül’ün Suçu Ne?’ gibi diziler sapıklığı teşvik ediyor. Senaristlerin ruh sağlığından şüpheliyim” buyurduktan sonra ortalık karıştı malumunuz. Aslında bu dizilerin yaptığı sapıklığı teşvik etmek değil, gerçek hayatta yaşanan veya yaşanabilecek şeyleri gözler önüne serip izleyenlerin (tabii idrak edebilene!) aklını başına getirmek bence...
Özellikle ‘Fatmagül’ün Suçu Ne?’ dizisi bir Türkiye gerçeğini işliyor, ülkemizde bu ve buna benzer tecavüzlerin yaşandığını, çoğu çocuk yaştaki mağdurların yaşadıkları ağır travma yetmezmiş gibi bir de üzerine suçlandıklarını, bazı bölgelerde intihara zorlananların veya aile kararıyla öldürülenlerin olduğunu gazete ve televizyon haberlerinde sık sık görüyoruz.
Peki Beren’in suçu ne?
Sapık arıyorsanız eğer başka sapıklar var! Diziyle gerçeği ayıramayan, sanatçıya rastladığı yerde “Beren bize de bir güzellik yap” diyen hastalar var, konuşacaksak bunları konuşalım. Normal insanlar ibret alarak ve bir genç kızın hayatını yıkan tecavüzcülere lanet yağdırarak izliyor diziyi.
Hele hele İncekara’nın Beren Saat için “Bu kızın fiziki ve ruhsal yapısı bozuk” demesi gerçekten komiklikte son nokta! Beren Saat kendisine verilen her rolü başarıyla oynayan, Türkiye’de son yıllarda yetişen en başarılı genç oyunculardan biri ve sadece işini yapıyor! Onun ruh sağlığını sorgulamak nasıl bir zihniyettir anlamak mümkün değil!
Turgut Özal’ın zamanında pek açık şekilde söylediği gibi ‘kumanda’ diye bir şey var! İsteyen izler, istemeyen kanalı değiştirir. Bahsi geçen dizilerin reyting rekortmeni olduğunu düşünürsek kanalı değiştiren de pek yok kanımca! İncekara dahil!
ASIL SAPIK ‘TESTERE’Yi YAZANLAR!
Biz başarılı dizilerimizi ve oyuncularımızı yerden yere vurmaya devam ederken, tamamen arkadaş baskısıyla ‘Testere’ serisinin son filmini izlemeye gittim. Bir bayram günü yapılması gereken en son şey! İşte bu filmde gerçekten çok zeki olmasına rağmen ruh sağlığı bozuk ve insanları sapıklığa teşvik eden bir kafa yapısı var. Gerçek hayatta yaşanması zor bir ‘kurgusal vahşet’ izliyorsunuz. Kurbanların psikolojisini (ve tabii izleyicinin de) delirme noktasına kadar zorlayan, öldürene kadar her türlü işkenceye maruz bırakan bir katil... Ortalık kan gölü, kopan vücut parçaları, dişler, çeneler her yerde!
Büyük bölümünde gözlerim kapalıydı, gerçekten tahammül edilmez bir film... İşin asıl şaşırtıcı yanı bu kadar seveni ve koşarak izlemeye gideni olması! Sinir sistemim, asabım, moralim, psikolojiye dair neyim varsa bozuldu. Üstelik üç boyutluluğu da manasız bir film olmuş, beynimi 3D film izlediğime inandıracak hiçbir şey yoktu. Ben gidiyorum, filmden “Aman Tanrım yine inanılmazdı” diye beğenerek çıkan erkek arkadaşımla konuşacaklarım(!) var...
Bu aralar ev döşediğim için dekorasyon mağazalarına yönelmiş durumdayım. Bunların arasında beni en çok etkileyenlerden biri Pabetland... Gözden ırak gönülden ırak derler ya Pabetland Maslak’tan taşındığından beri Seyrantepe’deki yeni yerine gitmek aklıma gelmemişti. Hata etmişim! 2 bin metrekarelik dev mağazada ev için aklınıza gelebilecek her şeyin en güzeli, en kalitelisi var ve fiyatların nasıl uygun olduğuna inanamazsınız! Benim gözüm döndü ve içimdeki alışveriş canavarı o dev mağazayı talan etti, ev tekstilinden mobilyaya, mutfak eşyalarından zarif dekorasyon detaylarına kadar ne arıyorsam hepsini buldum. Adresine ulaşabilirsiniz.