‘Yalan Dünya’nın son bölümünde ‘Rıza’nın ailesiyle dertleşen ‘Nurhayat’ şöyle dedi: “Testosteron olmasa erkekler özünde iyi insanlar!” Bu söylediğine günlerdir kendi kendime gülüyorum. Anlattığım bütün erkek tayfası da kahkahalara boğulup “Çok doğru bir tespit, bütün suç hormonlarımızda!” diyor
O deli hormonlarının peşine takılıp her Allah’ın günü başka kadınlarla birlikte olan erkekler tanıyorum. Dışarıdan bakınca havaları yerinde ve çok keyifliler sanırsınız, herkesin kendileri hakkında “Çapkın”, “Playboy”,
“Birlikte olmadığı kadın kalmadı” demesine bayılır, çok kadınla olarak ve onları ciddiye almayarak egolarını tatmin eder, ‘erkek’liğin bu olduğunu sanırlar.
Ama işin iç yüzü hiç göründüğü gibi değil aslında... Bu doyumsuz adamların ‘duygusal’ dünyaları bomboş... Yapayalnız ve mutsuzlar, aşktan ve sevgiden yoksun bir döngünün içinde savrulup duruyorlar.
Bu durumdan mutsuz olduğu halde vazgeçemeyenleri biliyorum. Zira asıl suçlu hormonlardan ziyade bulundukları çevre... “Abi bu seferki sevgilini aldatmıyorsun, kafayı mı yedin, ne oldu yoksa kızdan mı korkuyorsun?” diye dalga geçilmeye başlandı mı adam niyeti bozuyor. Sırf arkadaşlarına ayak uydurmak, o kirli çevredeki varlığını sürdürmek için! Ve tam güzel bir aşk yaşayacakken ihanet çanları çalmaya başlıyor, eski hayata geri dönülüyor!
Aşk ve huzur tipi
Bir de tam tersi ‘tek bir kadın’la mutlu olmayı, aşkı, huzuru, düzenli bir hayatı seçen tanıdıklarım var. Gece gezmek, piyasa yerlere takılıp kendini göstermek, aynı anda bir sürü kadını idare etmek, çekirge gibi ordan oraya zıplamak hiçbir şey ifade etmiyor bu tip erkek için... Birlikte olduğu kadına değer vermeyi, onu sahiplenmeyi, saygı göstermeyi, ihaneti bir seçenek olarak bile düşünmemeyi ‘erkeklik’ sayıyorlar.
Dejenere çevrelerde bulunmaktansa, düzgün hayatı olan arkadaşlarla yemek yemek, sinemaya gitmek, evde arkadaş toplantıları yapmak, sevgilisiyle el ele göz göze olmak onlara yetiyor.
Yani dostlar; ‘hormonlarının arkasına sığınan’ ve egolarına yenik düşen erkekler hayat boyu mutsuz ve yalnız olmaya, içten içe kendilerini kirli hissetmeye mahkum. Gerçek bir ‘erkeğin’ nasıl özelliklere sahip olması gerektiğini bilen ve ‘aşkı çok kadına tercih eden’ ikinci grubaysa saygılarımı yolluyorum..
KUMSALDA FiLM ÇEKTiM!
Kış iyiden iyiye geldi malum, bu havada kumsalda yürüyüş yapma fikri birçoğunuza manyaklık gibi gelebilir! Ama Hayalet‘iniz yeterince manyak bir karakter olduğu için sorun yok!
Geçen pazarı harika bir kumsal yürüyüşünde geçirdim. Kimseciklerin olmadığı kumsalda çıkardım ayakkabıları, buz gibi dalgaların içinde yürüdüm... Saatlerce deniz kabuğu topladım, yerde bulduğum bir ağaç dalıyla kumsala kocaman yazılar yazdım. Koştum, zıpladım, kumlara uzandım, gökyüzünü izledim.. Hani filmlerde romantik kumsal sahneleri olur ya, aynen öyle bir filmde gibi hissettim kendimi. Deniz ve kumsal bana nasıl iyi geldi anlatamam. Yağmursuz bir günde bir manyaklık da siz yapın derim!