Tam ‘güzel havalar başlıyor’ diye heves ederken şifayı kaptım bu sene. Ve inanılır gibi değil ama nisan başından beri hastayım. Son olarak ateşim 38.5 dereceye çıkınca, üç gün üst üste sağlam serumlar yedim. Hatta serumlarımı hazırlayan sağlık memuru, “İçinde bir kuru fasulye pilav eksik, bunlarla iyileşmemek mümkün değil” diyordu ama nafile. “Yarın iyi uyanacağım” diye diye bütün ayı hasta geçiriyor olmak beni delirtti.
Şu hayatta sağlıktan daha önemli hiçbir şey olmadığını bir kez daha anladım.
Allah tüm hastalara acil şifalar versin.
Su gibi akan kitaplar...
Bu bitmeyen hastalık günlerimde Can Aydoğmuş’un ‘Düşle, İnan, Yaşa’ kitabını okuyorum; biraz moral bulmak için. Mantığıma ters gelmeyen, sade bir dille kolay anlaşılır türden olan, pratik bilgiler veren kişisel gelişim kitaplarını seviyorum ki bu da aynen öyle bir kitap...
Bugün hayal ettiklerimizin yarının gerçeği olabilmesi için neler yapmak, kendimizde neleri değiştirmek gerektiğini tane tane anlatıyor, keyifle akıp gidiyor. Kitapta hayallerini gerçekleştirmiş isimlerle yapılan söyleşiler de ders gibi... Seyfi Dursunoğlu, Saba Tümer ve Billur Kalkavan’lı bölümlere bayıldım. “Problemin yaratıcısı da çözümü de sizsiniz” diyen ‘Düşle, İnan, Yaşa’ kitabını tavsiye ederim. İlk kitabından beri bayıla bayıla okuduğum Pucca’nın yeni günlük kitabı ‘Şimdi Biz Neyiz?’i yine bir gecede bitirdim. Pucca’nın anlatım diline bayılıyorum; okurken gülmekten gözlerim yaşarıyor, çok eğleniyorum.
İlk beş kitapta yaşadığı ilişkiler evlilikle sonuçlanmayan Pucca, bu kez yüzüğü kendi bile nasıl olduğunu anlamadan, son derece hızlı bir şekilde takıyor. Kafa dağıtmaya ihtiyacı olan, eğlence arayan, okuduğunda kendinden bir şeyler bulmak isteyenler Pucca’nın yeni kitabını illaki okumalı.
İNSANLAR ÇÖP KAMYONU GİBİ!
Genç adamın bindiği taksiye tam çarpacakken duruyor bir araba. Arabadan inen sürücü kendi hatalı olmasına rağmen, taksi şoförüne avaz avaz bağırıyor.
Taksi şoförünün sakin bir şekilde gülümseyerek beklediğini gören genç adam, “Nasıl bu kadar sakin olabiliyorsun? Bizi hastanelik edecekti neredeyse” diyor.
Şoförün cevabı çok etkileyici: “İnsanlar hayal kırıklığı, öfke ve mutsuzlukla dolu çöp kamyonları gibi dolaşıyorlar. Kamyon dolduğunda boşaltmaları gerekiyor ve bu bazen de sana denk geliyor. Bunu kişisel almamalı, onlar için iyi şeyler dilemeli ve yoluna devam etmelisin. Sana iyi davrananları sevmeli, kötü davrananlar içinse dua etmelisin. Hayat; yüzde 10 senin onu nasıl yaptığın, yüzde 90 hayatın getirdiklerini nasıl aldığındır. “