Hayatımda derin anlamı ve kalbimde büyük yeri olan şeyleri sonsuza kadar taşımayı, her an gözümün önünde olmalarını çok seviyorum... Bu yüzdendir ki dövmelerim benim için vazgeçilmezler...
Geçen aylarda arkadaşım Merve Kuğu, ‘Berrge Tattoo’dan bahsetti. Çevresi epey geniş olan Merve’nin; “Bu ara herkes Mehmet Berge’yi konuşuyor, çok iyiymiş” cümlesi bitmeden yollara döküldüm tabii!
Etiler’de kapısından girdiğiniz anda sizi etkisi altına alan çok farklı bir stüdyosu var. Benim ilk dikkatimi çeken büyük camların ardındaki yılanlar ve duvarlardaki bale fotoğrafları oldu.
Meğer şimdilerin ünlü dövme sanatçısı Mehmet Berge eskiden çok başarılı bir baletmiş. Mimar Sinan mezunu Berge, yıllarca Devlet Opera ve Balesi’nde çalışmış. Hani bale yapanların ayrı bir zerafeti ve asil duruşu olur ya, Mehmet’in de bol dövmeli asi görüntüsünün ardında, tüm tavırlarına işleyen o asaleti hemen hissediyorsunuz.
Baletlikten dövmeciliğe giden yol...
Baleden dövme sanatına geçişini çok merak ettim haliyle... Birbirlerine çok uzak göründüler gözüme... Mimar Sinan’da yardımcı meslek dersleri resimmiş ve iyi çizdiğini fark edince 7 / 24 resim yapmaya başlamış. Sonra dövmecilere tasarım hazırlamakla devam eden hikayesi onu bugünlere taşımış.
Mehmet bana bunları anlatırken yılanlarından biriyle sarmaş dolaş haldeydi karşımda. Evet gerçek bir hayvanseverim kesinlikle ama bazı hayvanları uzaktan seviyorum! Yılanlardan korkuyorum, ne yapayım! “Aa korkulur mu hiç? Bak tutsana bi’!” diye yılanı bana uzatmaya çalıştığında, stüdyonun içinde çığlıklarım eşliğinde ufak bir koşturmaca yaşadık! Ben değil ama Mehmet pek eğlendi sağ olsun!
Yılan sevgisi daha çok küçükken başlamış. Çocukken ormandan bulduğu küçük kör yılanları toplayıp eve götürürmüş! Annesinin yaşadığı şoku düşünemiyorum! Yılanların çok asil ve zarif hayvanlar olduğunu söylüyor Mehmet, onlarla arasındaki sıkı bağı ve sevgiyi görmemek imkansız. Henüz dokunamadım ama azimliyim, er ya da geç bu korkumu yeneceğim.