Kemal Doğulu adını ilk duyduğum zamanları hatırlıyorum. Moda dergilerinde, orada burada ne zaman bir saç beğensem altında hep onun imzası olurdu.
O zamanlar, onu henüz bütün Türkiye tanımıyordu ama kadınlar arasında ve moda dünyasında büyük şöhreti vardı. Kemal Doğulu’ya gitmek esaslı bir hava atma unsuruydu.
Hatta ben bir türlü gidemedim diye sinirimden, saçlarımı daha ona yaptıramadan yolacak hale gelmiştim, hatırlıyorum!
Yıllar geçti Kemal Doğulu başarısıyla ve emeğiyle tüm Türkiye’nin tanıdığı bir marka haline dönüştü. Sadece kuaför olarak değil, elini neye attıysa başarılı oldu. İmaj maker, yönetmen, fotoğrafçı, şarkıcı, DJ... Bir yaptığına da “Bunda da eh işte” diyemiyorsunuz, yetenekle donatılmak bu oluyor kanımca!
Doğulu yıllar sonra onu ilk tanıdığımız mesleğine geri döndü ve Nişantaşı Maçka Caddesi No:29’da benzeri olmayan bir konseptte çok özel bir butik salon açtı; yine farkını konuşturdu. Uzun yıllar önce adını ilk duyduğum ve peşine düştüğüm zamanlar onla çalışamamıştım ama yeni salonunun müdavimiyim! O yılların acısını çıkarmazsam katiyen olmaz!
İDO TATLISES ÖNYARGIMI YEDİRTTİ!
Şu önyargı ne yanlış bir şey yahu!
Etrafta İdo Tatlıses'in dev albüm afişlerini gördükçe “DJ'lik yapmıyor muydu bu çocuk, bir de şarkı söylemeye mi başladı, o da albüm yapmasa olmaz sanki” diyordum! Çocuk lafı da, hepimizin gözü önünde büyümesinden geliyor bana zahir, yoksa oturaklı bir delikanlı oldu artık.
Tanıyanlardan da
çok saygılı, efendi ve mütevazı olduğunu duyuyorum hep.
Afişler bana yukarıdaki cümleyi kurdururken, bir yandan da radyoda sürekli olarak bir şarkıya denk geliyorum, adını bilmiyorum, kimin söylediğini bilmiyorum ama söyleyenin sesine de, yorumuna da, şarkıya da aşık olmuşum. Radyoda dinlemek yetmiyor ve deli gibi arıyorum “Kimin bu şarkı?” diye. O dinlemeye doyamadığım şarkı İdo'nun 'Sonsuz Teşekkürler'i çıktı iyi mi?!
Şimdi her gün defalarca bu şarkıyı dinlerken, önyargıma kızmayı hiç ihmal etmiyorum! İdo Tatlıses yedirtti bana o düşündüklerimi!
Demek ki genlerine işlemiş sanat yeteneği, üstüne eğitimini de aldı. Babasından faydalanıyor diyenler var ya, çok doğru ama sadece genlerinden faydalanıyor! Gerisini zaten kendi bileğinin gücüyle yapıyor işte. Helal olsun.
AL BU DA SON GOLÜM!
Hani insanın canını en çok en yakınındaki, en güvendiği, en sevdiği yakar derler ya çok doğru! Diğerlerinin yaptıkları iz bile bırakmazken; canından gördüğün, hayatında hep kalsın istediğin kişi, “Bana bundan daha kötü birşey yapamaz, bundan sonra canımı acıtamaz” dediğin her seferinde seni daha da çok üzmeyi başarır.
Bir de “canını sıkıyorsa arkanı dön git” denir ama olmuyor işte, kalıyorsun, silmek istemiyorsun.
Bu sefer; “Sen kal o zaman güzel kardeşim, yediğin darbeler yetmediyse al bu da sana son golüm olsun” dercesine bir hamle gelir. Ve öfkelenmek yerine; “Artık sonsuza kadar birbirimizsiz miyiz?” diye üzülürsün. Sen üzülürken o en yakının sandığın çoktan bir yabancı olmuştur bile.
Yani işin özü salaksın sen aslında, cidden salaksın!