‘Merhamet’ dizisinde Burçin Terzioğlu’nun giydiği kürk.
Dizi karakteri evde tek başına oturuyor mesela; ev hali yani.... O kadar özenli, uyumlu ve şık giyinmiş ki... Saçlar, makyaj, her şey eksiksiz. Her seferinde; “Acaba gerçekten herkes evinde böyle giyiniyor da; ‘eline en rahat ne gelirse onu giyip, kapı çaldığında arkasına saklanacak derecede dünya sonu ev kombinleri olabilen’ tek ben miyim?” diye derin kaygılara kapılıyorum! Hani dizilerdeki gibi çat kapı sevgilim gelse; koşarak kaçabilir!
“Arada bir eşofman falan giydirseler ev sahnelerinde mesela, inandırıcılıktan kopmamış olurlar” diyeceğim ama çoğu karakter ev halinde ve olur olmaz her yerde (bir dağ evinde bile) topuklularla gezdiği için; hiç demiyorum!
Bir de ‘Merhamet’ dizisindeki bir detay beni rahatsız ediyor; oyunculara ‘gerçek kürk’ detaylı parkalar, kabanlar giydiriyorlar. Kürk için hayvanlara ne eziyetler edildiğini, ne kadar vahşice katledildiklerini düşündükçe; bir de dizide kürk görmek eminim benim gibi birçok hayvanseveri çileden çıkarıyordur! Gerçeğini giydirmek çok mu şart?
‘EŞARP’ DENİNCE VAKKO GELİR
Hani bisküvi denince akla hep “Eti, Eti, Eti” gelir ya; eşarp denince de akla tek bir isim gelir ezelden beri; ‘Vakko’.
Uzun yıllar önce Vitali Hakko’nun kurduğu küçük şapkacı dükkanı Şen Şapka’dan; Türkiye’nin en büyük markalarından birinin doğma hikayesi beni hep çok etkilemiştir. Böylesine ‘film gibi ama gerçek’ başarı hikayelerine bayılıyorum; insana umut ve heyecan veriyor.
1938’den günümüze Vakko Eşarp’ın moda yolculuğunu anlatan kocaman bir kitap hazırlamışlar. Kitap; içinde tarih, emek, özen, kalite yatan bir ‘sanat eseri’ olmuş, sayfalarını karıştırmaya doyamıyorum. 5 Şubat’a kadar Zorlu Center’daki Vakko’da ‘Vakko Eşarp-Dün. Bugün.Yarın’ kitabının tanıtım günleri yapılıyor. Bu harika hikayeyi dinlemek için mutlaka gideceğim..
EN GARANTİ AŞK ESRA EROL’DA!
Eskiden evlilik programına katılanları garipser; “Bu insanlar neyin kafasını yaşıyor?” diye düşünürdüm ama izledikçe fikrim çok değişti. Bakıyorum; üniversitelisinden şirket yöneticisine, gencinden yaşlısına bir sürü insan; gözlerinde aynı ‘hayatına iyi bir eş’ bulma umuduyla programa katılıyor.
Şimdi hak veriyorum onlara; günümüzde karşına düzgün biri çıkması ihtimali o kadar azaldı, ilişkilerin öyle suyu çıktı ve kıymet bilen insan bulmak o kadar zorlaştı ki; Esra Erol’un programında karşındakini dinleyip, tanıyıp, ölçüp, biçip karar vermek oturup kaderini beklemekten çok daha ‘randımanlı’ bir yol valla!
BALIK HAKİKATEN ‘SANDAL’DA YENİR!
Geçenlerde akşam olmuş, ben hâlâ aç gezerken; kardeşim Kuki, “Sandal Balık’tayız gel” deyince Yeniköy’ün yolunu tuttum. Baştan sona her şey en popüler balık restoranlarından bile daha lezzetli ve güzeldi. Özellikle hamsi tava ve karışık salata inanılmaz!
Mekan çok iç acıcı ve sevimli, çalışanlar ilgili ve güleryüzlü, mezeler ve tatlılar da dahil tüm yemekler harika.
Kartvizitlerinde “Balık Sandal’da yenir” yazıyor; gerçekten de öyleymiş! Bu arada üç kişi dünyaları yedik ve gelen hesabın azlığına çok şaşırdık. Kesin deneyin derim!