Yazılarımı takip edenler (ki yüzbinlerce kişi olmanızdan şüpheleniyorum!) benim bir ‘Fatmagül’ün Suçu Ne?’ fanı olduğumu bilir! Yazın bitmesine sevindiğim tek nokta da dizinin başlaması. Zaten
perşembe akşamı saat sekiz olunca evde hayat durdu. Beklediğime gerçekten değdi, müthiş bir bölümle yeni sezona başladı Fatmagül. Beni rahatsız eden tek şeyse dizide ölen Vural’dan bahsedilir ve annesi üzüntüden kendini kaybederken altta Vural karakterini oynayan Buğra Gülsoy’un yeni dizisi ‘Kuzey Güney’in reklamının gösterilmesiydi. İzleyici ister istemez konsantrasyon kaybediyor, orada adamın öldüğüne mi üzülelim yoksa yeni dizisine mi sevinelim bilemiyoruz! Bu ayrıntıya dikkat edilmeliydi.
Öyle Bir Geçmiş ki Zaman!
Merakla beklenen ödül rekortmeni ‘Öyle Bir Geçer Zaman Ki’de üç ayda zaman öyle hızlı geçmiş ve her şey o kadar değişmiş ki adapte olmakta zorlandım. Tüm karakterlerin tipleri ve yaşantılarının tümden değişmiş olması yüksek zekamı bir nebze de olsa’ sekteye uğrattı! İlk bölüm bende heyecan yaratmadı.
Kuzey Güney
Kıvanç Tatlıtuğ ve Buğra Gülsoy’un yeni dizisi şüphesiz sezonun en çok izlenecek projelerinden biri. Her ikisi de oyunculuklarını sağlam konuşturuyorlar, diyecek laf yok. Kıvanç bıçkın ve sorunlu gence hayat vermekte çok başarılı. Dizi için vücudunu haddinden fazla geliştirmiş olsa da bol bol görmekten şikayetimiz yok! Öykü Karayel’in yüzünde, yaşanan iyi-kötü her anda aynı ifade olması beni biraz kıllandırdı, bir de ‘fonda Star TV’de başlayacak bir dizinin’ reklamının yapılmasına takıldım, abes bir reklam şekli!
“CIR CIR OLDUYSAN KANSERSiN!”
En yakın arkadaşım Zeynoş geçen gün şiddetli mide ağrısı şikayetiyle acile gitti. Doktorun “Kilo kaybınız var mı, sık sık bağırsaklarınız bozuluyor mu?” sorularına “Evet” dediğinde “O zaman yüksek ihtimal kansersiniz” cevabını aldı! Bir doktorun hiçbir test yapmadan, kafadan tanı koyması (üstelik uzman olmadığı bir konuda) olacak iş değil! Yurt dışında olsa tazminatı Zeynoş’un eline sayardı kesin! Ha bizimki de gastrit olmuş bu arada, Allah’tan şoktan inme inmedi yavrucuğuma!
SİT-COM DİYE BUNA DERİM!
Annem, babam, kardeşim Kuki ve benden oluşan bizim ailenin maceralarını bırak, günlük diyaloglarımızı kameraya alsalar en komik sit-com’dan daha çok güler millet yemin ediyorum!
Annemin yabancı bir arkadaşı bizim yazlığa tatile gelmek isteyince, bizimkiler söz verdikleri tarihte apar topar hazırlanıp gittiler. Ve havaalanı kapısında arkadaşı karşılamak için beklemeye başladılar. Bu arada babam da istemeye istemeye gitmiş, işi gücü var ve ters bir zaman..
Devamını annemden dinledim. Saat uçağın iniş vaktini epey geçmiş, bizimkiler yemeklerini falan arabada beklerken yemişler, ikisi de yorgun, uzun süre gelen giden olmayınca en sonunda annem “Neredesin, kapıda seni bekliyoruz” diye mesaj atmış.
Şimdi cevaba gelin! “Aaa ben Eylül demedim ki, Ekim’de geleceğim dedim!” Bu cevabın üstüne alelacele babamı da kaldırıp yollara düşüren annemin mahçup olması lazım değil mi? “İyi oldu bize aslında, yoksa Eylül’de gelemeyecektik” diyor telefonda. Arkadan her şartta sükunetini koruyan babamın sesini duyuyorum: “Yahu hatanı bile marifete çevirmeyi biliyorsun!”