Diş sağlığı gerçekten de şakaya gelmeyen ve insanın hayatını zindana çevirebilen bir konu. Emin ellerde olmak şart
Dişçi koltuğuna oturma anı gel-di mi en delikanlı geçineni bile bir anda süt dökmüş kediye döner malumunuz! Bende soğuk terler dökme, titreme, gözlerin dolması, bazen sayıklama(!), randevuyu sürekli erteleme şeklinde cereyan ederdi diş doktoru korkusu... Ta ki lamine kaplama yaptırdığı dişlerinin doğal görüntüsüne hayran kaldığım bir arkadaşımdan Dr. Giray Sağat’ın adını öğrenip onunla karşılaşana kadar... İnsana ilk andan itibaren öyle bir güven veriyor ki korkudan, endişeden eser kalmıyor, dişlerinizi gönül rahatlığıyla ona teslim ediyorsunuz. Kurucusu olduğu Mayadent Kliniği’nde hepsi birbirinden başarılı, güleryüzlü ve eli hafif doktorlardan oluşan bir ekibi var Sağat’ın... “Türkiye’den en az 20 yıl ileride” gibi bir teknolojiyle donatılmış, tertemiz, insana huzur veren bir klinik Mayadent...
İmplantına kurban!
Diş sağlığı gerçekten de şakaya gelmeyen ve insanın hayatını zindana çevirebilen bir mevzu... Özellikle implant ve diş estetiği gibi konularda emin ellerde olmak şart; dolguya, diş çektirmeye benzemez! Dr. Sağat işte bu tedavilerde uzmanlığını konuşturuyor! Yıllardır implanttan köşe bucak kaçan ben, şimdi implantımla mutlu ve sağlıklıyım. Çocukluğumda kırılan ön dişim nedeniyle uzun yıllar gülümsemeye çekinen ben, şimdi pırıl pırıl dişlerimle ağzımı kocaman açıp sırıtıyorum! Dolayısıyla benim için hayat “Dr. Sağat’tan önce ve sonra" olmak üzere ikiye ayrılıyor!
AYIBIN YOLU KAYIP!
Geçenlerde mecburen aynı arkadaş grubunda bulunduğumuz ama tahammül edilmesi zor bir kadın karşıma geçip “Biliyorum sen benden nefret ediyorsun, sevmiyorsun” şeklinde veciz bir cümle kurdu! Yeni türediler şimdilerde, açık sözlülük ayağına ağzına geleni düşünmeden söyleyiverenler... “Evet kardeşim sevmiyorum, al işte gayet güzel hissetmişsin, uzak dur değil mi?! Üstelik karakterin benim bu duygularda yalnız olmamamı sağlıyor!” diyemiyor insan tabii... Hanımefendiliği elden bırakmamak adına “Yok canım sana öyle gelmiş” falan diyorsun... Ama gel gör ki sen hanımefendi takıldıkça saçmalığın, saygısızlığın dozajı artıyor! Şöyle nereden geldiği anlaşılamayan bir hayalet tokadı enseye iyi gider de neyse. Ayıptır arkadaşlar, açık sözlülükle; küstahlık ve terbiyesizlik farklı şeylerdir, unutmayalım!
ERKEĞİN DEDİĞİ OLUR... MU ACABA?!
Bir de 21'inci yüzyılda “ben erkeğim koşulsuz şartsız benim dediğim olur”cular var hâlâ... Bu demode anlayıştan, üçüncü dünya ülkelerine özgü saçmalıktan vazgeçmemek pahasına başka her şeyden vazgeçebilen tipler. Arkadaşım, ilişki karşılıklı saygı ve uzlaşmayla yaşanır. Erkeklik kadına sözünü geçirip onu ezerek, aşağılayarak olmaz; biz kadınlara göre gerçek erkek kadını el üstünde tutan, onun fikirlerine, kişiliğine, hayattaki duruşuna saygı duyandır. Kadını besleyendir erkek, tüketen değil... Ruhunu okşayandır, yıpratan değil... Bizim hayalimizde hâlâ kapımızı açan, paltomuzu tutan beyefendiler var; artık bırakın bu “erkeklik her dediğini yaptırmaktır” ayaklarını zira bu şekilde sahip olacağınız tek erkeklik anatomik olandır!