Tek hayalim; cumartesi-pazarı dinlenerek geçirmekti ama evdeki hesap çarşıya hiç uymadı
Gezmelere, görmelere alışkın Hayalet’iniz geçen hafta sonu ipin ucunu kaçırdı dostlar. Cuma akşamı arkadaşımın doğum günü partisine yorucu bir haftanın ardından sürünerek giderken tek hayalim; cumartesi-pazarı dinlenerek geçirmekti ama evdeki hesap çarşıya hiç uymadı. İzlenimlerime buyurun:
-Reina’ya her gittiğimde aynı şeyi düşünüyorum; o kadar eşsiz ve dünyada başka hiçbir gece kulübünün sahip olmadığı bir konumda ki, gelen turistler herhalde bu manzara ve ortam karşısında kendinden geçiyordur. Hafta içi-hafta sonu fark etmiyor, Reina hep kalabalık... Her yaz olduğu gibi yine eğlencenin bir numaralı adresi... Cuma akşamı “Bir görünür, kaçarım” dediğim doğum günü partisinden çıktığımda neredeyse gün doğuyordu; o çalan müzikleri ve o manzarayı bırakıp gitmek yürek ister valla!
Club Ada Sedef’e mutlaka gidilmeli...
- Cumartesi günü grup halinde bir kafede yayılmış muhabbet ederken Sedef Adası’ndan konu açıldı. “Biz de bir ara gidelim, çok güzel yerler açılmış” diye konuşurken bir andan kendimizi yolda bulduk ve akşama doğru Club Ada Sedef’e ayak bastık...
“Cennetten bir köşe” desem hiç abartmış olmam. Denize nazır mekânda kendinizi güney kıyılarında tatilde hissediyorsunuz. Club Ada’daki akşam yemeğinde sevgilisi olmayanlar biraz gerildi zira son derece romantik, haliyle tam bir aşk ortamı! Club Ada’nın yemekleri de çok güzel, tek sıkıntısıysa yemeklerin çıldırtacak kadar geç gelmesi, bu sorunu çözerlerse tadından yenmez.
-Sedef Adası’ndaki muhteşem akşam yemeğinden sonra dönüş yolunda uyuyakaldım. “Karaya yanaşınca koşarak evime gidip uykuya devam ederim” diyordum ki gözlerimi Anjelique’te açıverdim! Bu grupta tek yorulan ben miyim anlamadım ki!
Yazın şarkısı ‘Yatcaz Kalkcaz’
Anjelique, eskiden sık gittiğim bir mekân olmasına rağmen son yıllarda hiç uğramamıştım. Gece çıktım mı Türkçe müzik de duymak istiyor kulağım, Anjelique’se hep yabancı çalar bilirim. Aah! Burada da Türkçe çalıyorlar; Reina kadar sık olmasa da aralara en coşturucu Türkçe şarkıları koyuyorlar.
Anjelique yıllar yılıdır zor girilen kapısıyla meşhurdur... İçeride düzgün ve kaliteli eğlenen bir topluluk vardı. Bunu görünce kapısına kızamadım! Anjelique de kaliteli ortamıyla fark yaratıyor.
- Bu yazın şarkısının tartışmasız ve net Gülşen’in ‘Yatcaz Kalkcaz’ı olduğunu gördüm. Şarkı başladığı anda milletin şekli şemali değişiyor, kalabalıktan bir “Waaouww” uğultusu yükseliyor! En ağır ve cool takılan erkekler bile dans edip coşmaya başlıyorlar. Sözü müziği zaten efsane de; düzenleme de inanılmaz. Gülşen ve Ozan Çolakoğlu yüzyılın ikilisidir bence!
- Gülşen’in dışında insanları en çok coşturan şarkı Duman’ın ‘İçerim Ben Bu Akşam’ı.. Tam gece eğlencesi için yazılmış, asla eskimeyecek bir şarkı... Her çaldığında içki içmeyenin bile kadeh tokuşturası geliyor. (Böyle dedim ama yazarken de korktum inceden; bu şarkı da yasaklanmasın Allah muhafaza!) ‘İçerim Ben Bu Akşam’ın bende zıp zıp zıplayarak saç savurmak gibi bir yan etkisi var. Dışarıdan gören deli sanıyordur! Pardon; deli olduğumu anlıyordur!