Magazin dünyasında evlilik ve boşanma haberlerinin ardı arkası kesilmiyor. Ünlü kesimine sesleniyorum; karşınızdakini de kendinizi de iyice tanımadan ani kararlarla evlenip boşanarak kötü örnek olmaktan vazgeçin
Ünlüler alemi birbirini tanımayı, anlaşıp anlaşamayacaklarını, bir ömrü aynı evin içinde yaşayıp yaşayamayacaklarını görmeyi beklemeden çat diye nikahı basıp, üç beş ay sonra da pat diye boşanma davası açıyorlar. Bazısı da flört eder gibi her karşısına çıkanla evleniyor, boşanıyor, defalarca!.. Bu tür olayların sansasyonel magazin haberi etkisinin getirileri bunda ne kadar rol oynuyor, orası belli değil ama sonuçta bu ölçüsüzlüklerin etkisi de topluma oluyor.
Milyonların gözü önündeki ünlü isimlerin evlilik kurumunu ‘çocuk oyuncağı’ gibi yaşaması evlilik çağındaki gençleri nasıl etkiliyor dersiniz? Aile kurmanın ciddiyeti ayaklar altına alınıyor, bu kurulması çok özel olan bağa insanların inancı azalıyor.
Emin değilsen evlenme!
İşte son olarak Buğra Gülsoy-Burcu Kara çifti ve diğerleri... Daha evlilik haberlerinin mürekkebi kurumadan ayrılan ayrılana! Oysa örneğin Buğra ve Burcu ne kadar tatlı ve örnek gösterilen bir çift olmuşlardı. Ünlü kesimine sesleniyorum; karşınızdakini de kendinizi de iyice tanımadan ani kararlarla evlenip boşanarak kötü örnek olmaktan vazgeçin!
KADIN KURULUŞLARI NEREDE?
Medya ve sanal alemde magazinel evlilikleri-boşanmaları tartışaduralım diğer yanda kadınlarımız kocaları tarafından lime lime ediliyor! Ama bu konuda yıllardır uğraşan birkaç gazeteci dışında kimsenin tepki gösterdiği yok! Kadına şiddeti çoktan geçen, korku filmlerinde bile göremeyeceğimiz ‘vahşet’ sahneleri her an karşımızda!
Kimi sokak ortasında karısını boğazını keserek öldürüyor, kimi uçurumdan atıyor, en son dün İzmir’de Mehmet Kocapınar adlı caninin karısını yola yatırıp bıçakla delik deşik etme haberini gördük...
Peki bu sınır tanımayan şiddetin karşısında kadın kuruluşlarının sesini neden hiç duymuyoruz? Kadınların çektiği bu eziyetleri umursamayanlar bari gelecekte bu ortamda yaşayacak ülkenin çocuklarını düşünsünler!
‘AŞK’TAN GEÇERİM ‘CEP’TEN GEÇMEM!
Yapılan bir araştırma, genç insanların içkiden, televizyondan, seksten ve hatta aşktan bile vazgeçebildiğini ancak cep telefonundan asla vazgeçemediğini ortaya koymuş. Valla bunu görmek için araştırma yapmaya gerek yoktu, gençlerin bulunduğu ortamlara şöyle bir göz gezdirseniz yeter!
İki sevgili yemeğe çıkar, ikisinin de elinde telefon onla bunla mesajlaşırlar, arkadaşlar sohbet için toplanır herkes telefonuyla oynar... Millet evde odadan odaya bile mesajla iletişim kurar oldu! Bacak kadar çocukların elinde cep telefonu görüyorum. Ayıptır söylemesi bu telefon olayının tam anlamıyla b.ku çıktı! O kadar bağımlı hale gelmişiz ki dün telefonum bozuldu diye bütün işlerim birbirine girdi, elim ayağıma dolandı, aptala döndüm!
Halbuki cep telefonlarının olmadığı zamanlar hayat ne kadar güzeldi, aşklar daha tadında yaşanırdı. Mektuplaşmalar, ev telefonundan program yapıp buluşmalar, çok daha büyük heyecanlar vardı. (Yılların Hayalet’i konuşuyor!) Şu cep telefonunu hiç değilse elbirliğiyle aşkın önüne geçirmeyelim arkadaşlar!