Nazlı Mengi

Nazlı Mengi

nazli.mengi@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Birkaç sene önce annemin “Çocukken Avşa’ya çok giderdik ailecek, şimdi sizinle gidip çocukluğumu bulmak istiyorum” sözleri üzerine maaile günübirlik Avşa Adası yollarına düşmüştük. Annemin çocukluğunu aradığı saatlerde kopan fırtına sebebiyle deniz otobüsü ve feribot seferleri iptal olunca da adada mahsur kaldık. Tüm oteller doluydu, kalmak için bulabildiğimiz tek yeri anlatmak dahi istemiyorum. Adı oteldi ama suyu bile akmadığı için bidonlarla odalara su taşımıştık!

Ertesi gün seferler yine iptaldi. Ama gitmek isteyenleri götürmek üzere bir tekne vardı ve kardeşim Kuki’nin “Bir dakika daha burada durmam” inadı yüzünden atladık tekneye. Hava kötüyken, Avşa yollarının feci dalgalı olduğunu bilenler bilir. Millet üst üste, kusanı, bayılanı, feryat figan bağıranı, ağlayanıyla unutulmaz bir yolculuk olmuştu! Böylesi bir ortamda tüm sükunetiyle eline aynasını alıp rujunu tazeleyen annemin o hali hâlâ gözümün önünden gitmez, hayatımın efsane karelerinden biridir!

Haberin Devamı

Dalga sesiyle uyumak...

O günden sonra anneme “Bir dahaki sefere çocukluğunu yalnız ara lütfen” deyip Avşa’ya asla gitmemeye karar vermiştik. Ta ki işim sebebiyle geçen hafta sonu yine Avşa yollarına düşene kadar... Gidiş - dönüş yolu gerçekten tatsız ve çok uzun sürüyor ama hava güzelken Avşa bir cennetmiş. Adaya ayak bastığım andan itibaren bir huzur düştü içime, çocukluğum boyunca tüm yazlarımı geçirdiğim Altınoluk’u anımsattı bana... Eski zamanlardaki o samimi dokusunu koruyan yerlere bayılıyorum. Bu gidişimde adadan öyle keyif aldım ki, dönesim gelmedi. İstanbul’a yakın bir mesafede şehir keşmekeşinden çok uzak, rahat, huzurlu bir hayat yaşıyor oradakiler, ne şanslılar... Gerçi girmeye vaktim olmadı ama denizi çok güzel, hele gece dalga sesleriyle uyumak muazzamdı, yıllardır böyle güzel uyumamıştım. O yolculukları çekmeye değer... Bu yaz göz açıp kapayana kadar bitti gitti maalesef ama seneye bir Avşa tatili mutlaka yapacağım... Anne yine iyisin, önümüzdeki yaz kaldığımız yerden çocukluğunu aramaya devam!

BEŞİNCİ MEVSİMİ ARAYANLAR...

Haberin Devamı

Sinan Akçıl’ın Ebru Şallı’ya ayrılıkları sonrasında yazdığı mektubu okurken gözlerim doldu. Özellikle de “O benim bazen annem, bazen çocuğum, her zaman sevgilim, yeri gelince en büyük sırdaşım olmuştu. Yani dört mevsimi birden bana yaşatıyordu ama ben bu dört mevsimin beşincisini ararken gerçek olan dört mevsimi de uzaklara itmiş oldum...” sözlerinden fazlasıyla etkilendim. Bir erkeğin tüm samimiyetiyle kalbinden dökülen bu cümleler, çoğu ilişkinin bitiş sebebini ortaya koyuyor aslında... Beşinci mevsimi aramak... Gerçekten kıymetli ve özel bir aşk yaşamak herkese nasip olmuyor bu hayatta. O zor bulunan aşk şansı kapıyı çalmışsa eğer; değerini bilmek, o ilişkiyi pamuklara sarmak, her şeyden korumak ve sonsuzluğa taşıyabilmek neden çoğumuz için bu kadar zor? Keşke Akçıl’ın bu sözleri tüm aşıkların kulağına küpe olsa da, aşkın değeri bilinse bundan sonra...

TARKAN’A HUZUR YOK!

Türkiye’nin en büyük yıldızlarından biri olduğu için Tarkan’ın özel hayatının merak edilmesi gayet normal ama bir yere kadar. Evlenmeden önce müstakbel eşiyle ilgili ortaya atılmayan çirkin iddia kalmamıştı, sadece varsayımlar üzerine konuşuldu da konuşuldu. Evlendiler, bu kez evlilikleri hakkında her kafadan bir ses çıkıyor. Son olarak ortada aşk olmadığı, anlaşmalı evlilik olduğu söylendi. Ortada evlilik müessesesi var artık, insanlar bir yuva kurmuş, buna herkesin saygı göstermesi gerekiyor. Bu kadarı çok fazla geliyor bana, sırf ünlü diye insanların özel hayatını bu derece ağızlara sakız etmek ayıptan öte tacize giriyor artık!