Nazlı Mengi

Nazlı Mengi

nazli.mengi@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Çocukluğumdan beri hayatımdaki en büyük zevklerimden biri, müzikal izlemek... Sayısını hatırlamadığım kadar çok müzikale gittim, çok etkilendiklerime ise defalarca...
Örneğin, sırf “Bir gün ben de bu müzikalde başrol oynayacağım” hayaliyle, uğruna 12 yaşında şan eğitimine başladığım ‘Operadaki Hayalet’i en çok izleyenlerden biriyimdir kesin!
Bir de çok istediğim halde izleme fırsatı bulamadıklarım var. Ve işte, ne mutlu ki onlardan biri olan ‘Notre Dame de Paris’, orijinal prodüksiyonuyla bu ay İstanbul’a, Zorlu Center PSM’ye geliyor. Aylardır sabırsızlıkla bekliyordum, sadece gelmiş geçmiş en favori şarkılarımdan olan ‘Belle’i, ait olduğu müthiş aşk hikayesinin içinde dinleyecek olmak bile beni fazlasıyla heyecanlandırıyor.
Zorlu Center’ın ayakları yerden kesen çetin rüzgarını da arkama alıp uça uça gideceğim ‘Notre Dame de Paris’e. Dünyanın en iyi müzikallerinden biri ayağımıza geliyor, kaçmaz!

Haberin Devamı

‘ADANA iL SINIRI’NDA LEZZET PATLAMASI

Bu yazıya kendimi şiddetle kınayarak başlamak istiyorum! Çatlamaktan korkmasam günde üç öğün yiyebilecek kadar kebap seven bir Adanalı olarak, ‘Adana İl Sınırı’na yeni gittiğim için!
Kankuşum Zeynep, her hafta sonu,“Beyoğlu’nda harika bir kebapçıya gidiyoruz, bayılacaksın, gel” dediği halde “Yok ben her yerin kebabını sevmem” gibi iddialı laflar ederek direndiğim için!
Böylesine efsane bir ‘adana kebap’ nadir bulunur. En son yutacak yerim kalmayacak kadar doymuş haldeyken bir porsiyon daha istedim! Sadece kebap da değil, baştan sona her şeyde ciddi bir lezzet patlaması vardı! Acılı ezmeden, zahter salatasına, kaburgadan pirzolaya, çöp şişten lahmacuna kadar hepsinden yedim söylemesi ayıp; gözüm döndü mü de sınır tanımam, prensip olarak!
‘Adana İl Sınırı’, benden korksun bundan sonra! Vallahi mutfaklarında ne varsa alayını yerim, restoranı dolduran diğer müşterilere kalmaz! Daha ne diyeyim, hala gitmediyseniz, acil rezervasyon yaptırıp gitmelisiniz!

MİNİK MELEK’E KEÇİSİNİ VERİN!
Artvinli minik Melek’in haberini okurken gözlerim doldu. İki yıl önce yaralı halde bulup sahiplendiği ve çok sevdiği yaban keçisini ‘av koruma ekipleri’ alıp götürmüş.
Elinde keçisi Çarli’nin ‘kayıp aranıyor’ fotoğrafı, gözlerinden pıtır pıtır yaşlar dökülüyor Melek’çiğin.“İki senem onunla geçti, en yakın arkadaşımdı ama aldılar onu benden” diye ağlıyor. Kimbilir o minik kalbinde ne fırtınalar kopuyor beş aydır..
Köpeğim Snoopy öleli yıllar oldu, hala rüyalarıma girer, hala aklıma geldiğinde dayanamaz ağlarım. Bunun nasıl bir özlem olduğunu böyle bir sevgiyi yaşamayanlar anlayamaz; onlara şımarıklık, saçmalık gibi gelir. Bilmezler bir hayvanla bir insanın arasında nasıl güçlü bir bağ, büyük bir sevgi olabileceğini...
Ne olurdu şu küçücük çocuğun keçisini almasalardı da onu böyle gözü yaşlı bırakmasalardı? Sanki memleketteki tüm hayvanlar çok iyi korunuyor da, bir tek Melek’in keçisi kaldı koruyacak! Artvin‘in yeni belediye başkanı Mehmet Kocatepe, Melek’in göz yaşlarına kayıtsız kalmaz, Çarli’yi buldurup ona geri verir ve bu küçük kızın ‘hayatının kahramanı’ olur belki de... Kim bilir?