Oyuncu Beren Saat’i çok sevdiğimi ve hiçbir dizisini kaçırmadığımı bu köşeyi okuyanlar bilir. Hatta heyecan içinde ‘İntikam’ın yarın akşamki final bölümünü bekliyorum. Ama tüm sevgime rağmen söylemeliyim ki Türkiye’den davet edilen tek kişi olarak, Londra’da Burberry’nin tasarımcısı Christopher Bailey’in defilesinde giydiği kıyafeti tam bir anneanne kombini olmuş; ya da öğretmen hanım!..
Ama kesinlikle Türkiye’nin en büyük yıldızlarından birinin böylesine önemli bir organizasyonda giyeceği türden bir kıyafet değil.
Görünce gözlerim yuvalarından fırladı, inanmak istemedi o gözler! Bluzuna mı, eteğinin boyuna mı, o etek boyuyla asla olmayacak dolgu topuklu bilekte biten botlarına mı, nesine şaşıracağımı şaşırdım!
İstediği her stil danışmanından, her modacıdan destek alabilecek fırsatı varken kostümünü kendi seçmeye karar vermiş zahir. Ne gençliğine, ne güzelliğine, ne de konumuna gitmeyen bir seçim yapmış. Tepeden tırnağa olmamış!
TAKSİDEKİ CANLAR ÖNEMSİZ Mİ?
Taksilerin çoğunun arka koltuklarında kemer takma yeri yok. Özel araca binince can güvenliğimiz önemli de, taksiye binince değil mi yani? Ne zaman taksiye binsem alışkanlıktan hemen kemere uzanıyorum ama ellerim bomboş kalıyor!
Geçen gün bindiğim taksinin şoförü, “Bir kadın yolcu, içinde bolca para ve altın takılar olan çantasını arabamda unuttu. Günlerce işi gücü bıraktım çantanın sahibini aradım ama bana teşekkür bile etmediği gibi bir de ‘Ben seni zaten bulurdum’ diye tehdit savurdu. Ne insanlar var ya” diye kendinden geçmiş halde söylenirken (Bu arada gerçekten de ufacık nezaketi bile karşısındakine çok gören ne insanlar var), öndeki araba zınk diye frene basınca biz de hızla arkadan çarptık.
İçim dışıma çıktı, belimin, boynumun ağrısı günlerdir geçmedi. Bu kazayı ucuz atlattım ama her an her takside daha ciddi kazalar
olabilir.
Taksilerin emniyet kemeri bulundurması zorunlu olmalı.
Canımızı sokakta bulmadık!
EKRANI KOMEDİ DİZİLERİ SARIYOR
Ağlamalı zırlamalı, vurmalı dökmeli, kavgalı entrikalı dizilerin hükümranlığı sarsılıyor mu ne? Son dönemde eğlenceli komedi dizileri peş peşe ekranda yerini almaya başladı. ‘Küçük Ağa’ benim favorim! Birbirini çok seven ama bir türlü bir arada duramayan çiftin ve onları barıştırmak için uğraşan küçük oğullarının maceraları bana hem gerçekçi, hem de çok sevimli geliyor.
Bu hafta başlayan ‘Ne Diyosuun?’u da merak ettim. Başroldeki İlker Aksum’un her zamanki başarılı performansını ve Dilara Gönder’in ilk oyunculuk denemesi olmasına rağmen hiç sırıtmayan oyununu keyifle izledim ama dizideki bazı absürd ve abartılı detaylar beni soğuttu doğrusu...
Komedi diye gerçekçilikten fazla da uzaklaşmamak lazım, izleyici olarak zorlamayı değil doğallığı seviyoruz.