Bodrum Turgutreis Marina’da, 2005’ten bu yana müzikseverlere olağanüstü güzellikte klasik müzik konserleri sunan D-Marin Turgutreis Uluslararası Müzik Festivali bu yaz onuncu yaşını kutluyor.
Dünya çapında tanınan çok özel sanatçılar, 31 Temmuz-3 Ağustos tarihleri arasında gün batımı konserleri ve gece resitalleriyle festival sahnesinde olacak.
Açılış gecesinde dünyanın ayakta alkışladığı değerli piyanist ve bestecimiz Fazıl Say, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası eşliğinde festivale katılma fırsatı bulan şanslı sanatseverlerin karşısında olacak.
Fazıl Say’ın mitolojideki ‘Yunus ile Hermias’ efsanesinden etkilenerek bestelediği ‘Yunus Sırtındaki Çocuk’un dünya prömiyeri bu özel gecede gerçekleşecek.
Yazarken bile heyecandan ürperdim yeminle! Yarın geceyi büyük sabırsızlıkla bekliyorum; böylesine önemli bir sanat olayına şahitlik etmek, unutulmaz bir anı olacak.
FAZIL SAY İÇİN NÖBET TUTACAĞIM!
Fazıl Say’ı daha önce de canlı dinleme girişimlerim oldu ama hep izdihamdan konser alanının dışında kaldım.
En şanslı olduğum sefer, salona sığmayanlar için dışarı kurulan barkovizyondan konseri izleyebildiğim gün olmuştu! Siz düşünün artık yarın için heyecanımı! Ama bu kez bu gözler ve kulaklar canlı şahit olacak Say efsanesine, inat ettim!
Sabahtan gider oturur beklerim, işimi şansa bırakmayacağım valla!
Festivalin ikinci gecesinde Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası, önce ilk ulusal çocuk senfoni orkestrası olan Doğuş Çocuk Senfoni Orkestrası’yla sahne alacak, sonra ‘Türkiye’nin 3 Tenoru’ olarak tanınan Aykut Çınar, Ayhan Uştuk ve Şenol Talınlı’ya eşlik edecek.
Üçüncü gece, ‘Albümü en çok satan klasik müzik sanatçısı’ unvanlı Vanessa Mae’ye Bursa Bölge Devlet Senfoni Orkestrası eşlik ediyor. Kapanışta ise dünyaca ünlü tenor Jose Cura ve 2012 Leyla Gencer Şan Yarışması Birincisi Fatma Said, sahnedeler.
Tüm geliri Tohum Otizm Vakfı ve Bodrum Sağlık Vakfı’na bağışlanacak olan bu dillere destan festival kesinlikle kaçırılmamalı, benden haber vermesi!
İSKELE SAVAŞLARI!
Bizim yazlık sitede bir hanımcağız var, sanırsam kendisinin bu hayattaki bütün amacı iskelenin en ucundaki, yani en güzel yerindeki şezlongları kapmak.
Her sabah evdeki çalışanlarını gönderip, havlularla yer tutmazsa; katiyen olmaz!
Sabahın kör vakti manasızca ayağa dikildiğimiz bir gün, arkadaşlarla gittik... Boş görünce o şezlonglara oturduk. Aman sen misin oturan!
Dersin ki hanım ablanın tapulu malı! Gelip bizi görünce bir bozuldu, bir sinirlendi ki, bütün gün içinden alev fışkıran düşmanca gözlerle bizi izledi! Hatta çocuğu bile “Aa anne yerini kaptırmışsın, ne yapacaksın şimdi?” diye dalga geçti kendisiyle!
Ertesi sabah işi garantiye almak için, sabah ezanıyla iskeleye indi zahir; bir daha hiç kaptırmadı orayı, büyük bir alkışşş!
AVM’LERİ PLAJ MI SANDINIZ?
Havalar sıcak, insan üstünde başında ne varsa atmak istiyor tamam da; bunu yapacaksanız evde oturmanız lazım!
Alışveriş merkezlerinde çok rastlıyorum, bir kısım kadın tayfası öyle bir giyiniyor ki (pardon, giyinmek mi dedim ben?) hani bikiniyle plajda gezer gibi bir görüntüleri var!
Bir şort var üstünde mesela, o şortu görebilmek için dürbün, teleskop falan lazım!
İç organlarına kadar açıkta tövbe yarabbim! Bu kadarı da fazla artık, biraz çeki-düzen lütfen!