Uzun zamandır sabırsızlıkla beklediğim tatilime sonunda kavuştum a dostlar! Hatta daha kavuştuğumu anlayamadan yarıladım bile, güzel şeyler çabucak geçiyor malum!
Ben tatildeyim ama aklım sizde, Bodrum’da bu yaz gidilmesi gereken en iyi yerleri sizinle paylaşmadan olmaz...
THE AGENCY-PALMARINA
Palmarina'nın en güzel noktasında, denize karşı sularla çevrili bir adada bulunan ‘The Agency’ ile tatilin ilk akşamı tanıştığıma pek sevindim. Zira gitmelere doyulmayacak kadar keyifli bir mekan olmuş.
Sahibi Bülent Bey (Ilgaz) öyle hoş ve kaliteli bir ortam yaratmış ki, vaktin nasıl geçtiğini anlamıyorsunuz, zaten bu yaz Palmarina’nın en popüler yeri burası. Ben gittiğimde işadamlarından sanatçılara birçok tanınmış isim oradaydı.
Yemekler dünya mutfağından seçme ve hepsi çok lezzetli, arkadaşlarımın tabaklarına da dayanamayıp çatal uzattım da oradan biliyorum!
Efsane bir akşam yemeğinden sonra bu kez tam anlamıyla bir müzik ziyafeti başladı. Kürşat Başar ve Ayşen sahnede “Gerçek müzik işte böyle olur” şovu yaptılar.
Ayşen’in su gibi sesi ve Kürşat Başar’ın saksafon melodisi ‘The Agency’nin muhteşem atmosferiyle birleşince hayranlıktan ve keyiften dört köşe oldum, gece hiç bitmesin istedim... Pazar, pazartesi ve salı akşamları sahneye çıkıyorlar, diğer günlerde ise yemek sonrası DJ performansı başlıyor ki, böylesine özel bir mekanda onun tadı da bambaşka. Yani The Agency'de eğlencesiz gece yok!
Ayrıca sadece gece değil sabahtan itibaren gün boyu açık, kahvaltısı da süpermiş, onu da deneyeceğim!
‘The Agency’ her ayrıntısıyla bağımlılık yaratan bir mekan, koşarak uçarak falan gitmelisiniz ama rezervasyon yaptırmayı unutmayın, yoksa ‘Palmarina’nın incisi’ne dışarıdan bakmakla yetinebilirsiniz!
MİMOZA-GÜMÜŞLÜK
Daha uzaktan gördüğüm anda beni etkisine alıyor Mimoza Balıkçısı... Bana bir masal diyarındaymışım hissi veriyor.
Gümüşlük’ün eşsiz doğasına bakan denizin hemen kenarındaki çardağının tavanları su kabağı lambalarıyla ışıklandırılmış, masaların üstüne begonviller serpilmiş, mumlarla aydınlatılmış, denizin içindeki ağaçlarda yine su kabağı lambaları asılı... Biraz ileride bir kayık ışıklarla süslenmiş, denizin üzerine minik mumlar yakılıp bırakılmış, sanki dans eder gibi suyun üstünde salınıyorlar... Mimoza’nın öyle büyülü bir ortamı var ki, ne kadar anlatsam olmaz, mutlaka yaşamanız lazım.
Burada her şey çok ince bir zevkin ürünü ve bu zevk de Mimoza’nın her bir köşesini yıllar içinde elleriyle yapan mekanın sahibi Fikret Alphan’a ait...
BİR BAŞARI HİKAYESİ...
Fikret Bey, 12 yaşında bir inşaatta su taşımak için Bodrum’a gelmiş.
Yıllarca bulaşıkçılık da yapmış. Ta ki bir gün “Kendi yerimi açacağım, başkaları yapıyorsa ben de yapabilirim, yeter artık” diyene kadar... İşte o isyan anında burayı bulmuş ve yaratmış.
İlk açıldığında birkaç masa ve sandalyeden başka bir şey yokmuş Mimoza’da, zaman içinde şimdiki masalsı haline dönüşmüş. Çocuk yaşta su taşımak için buralara gelen Fikret Bey ise şimdi Bodrum’un vergi rekortmenlerinden...
Şapka çıkarılacak bir başarı hikayesi...
Mezesinden balığına, ara sıcaklardan tatlılara kadar lezzet patlaması yaşatan ‘Mimoza’ mutlaka gidilmesi, görülmesi gereken bir restoran.
‘Bodrum’un hitleri’ne çarşamba günü devam edeceğim...