Sizinle paylaşmak için biriktirdiğim bir sürü neşeli, keyifle okuyacağınız konu vardı ama şu an geldiğimiz noktada ne neşemiz, ne keyfimiz, ne de iyi şeyler yazıp-okuyacak halimiz var ne yazık ki...
Aylardır yaşamak zorunda kaldığımız kaos ortamından sonra, arka arkaya kaybettiğimiz üç can, bizi toplumca mutsuzluğun dibine sürükledi.
Berkin’in arkasından gözyaşı dökerken, henüz 22 yaşındaki Burakcan Kara- manoğlu’nu terörist kurşunuyla yitirdik, Ahmet Küçüktağ adlı genç bir polisimiz kalp krizi geçirerek şehit oldu.
Bu üzücü kayıpların ardından bile, toplum ‘kutuplaştırılmaya’ çalışılıyor, “Bizim taraftan biri öldü, onların tarafından biri öldü” konuşmaları yapılıyor.
Berkin Elvan‘ın ölümünden sonra “Su testisi su yolunda kırıldı”, “Ne işi vardı orada, belasını buldu”, “Gebermiş devlet düşmanları”, “Üzüldüm desem yalan olur” gibi ‘vicdanlı hiçbir insan evladının aklına bile getiremeyeceği kadar acımasız’ yorumlar yapanlar, kan donduruyor!
Bu ülkede böyle insanların yaşadığına inanmak istemiyorum!
Halbuki Berkin’in ardından sokaklara dökülen yüzbinlerce insanımızda bu ‘kutuplaşma ve nefret’ duygusu yok; polis şiddeti olmasa, araya provokatörler, teröristler karışmasa en ufak bir itiş-kakış yaşanacağına dahi inanmıyorum.
Gencecik insanlarımız yaşamaları gereken güzel günlerden koparılıp aramızdan giderken, Türkiye’yi yönetenlerin sanki hiçbir şey olmamış gibi davranması, bütün duygularımızı yerle bir ediyor, bu ülkenin gençlerini, sağduyulu insanlarını mutsuzluğa sürüklüyor.
Yeter artık yitirdiğimiz canlar, içine ateş düşen aileler, yaşamak zorunda kaldığımız mutsuzluklar, umutsuzluklar... Değil hayattan keyif alacak, nefes alacak halimiz kalmadı, yeter!
BAZILARININ HABERİ YOK!
Bir tarafta ülkemizde yaşanan olaylara duyarsız kalmayan milyonlarca çakı gibi genç, diğer tarafta Berkin’in ölümünden sonra bile;“Bir bebek mi ölmüş ne olmuş, bütün organizasyonlar iptal oldu” diyebilen ‘ot beyinli’ bir gençlik var.
Kendinden başka hiçbir şeyle ilgilenemeyecek kadar bencil, cebine bolca para konulup “Hadi git yaşa” denilen tipler.. Gece kulüplerinin kapanmasına, mekanlarda müzik çalınmamasına, organizasyonların iptal edilmesine falan bozuluyorlar; keyifleri, eğlenceleri eksik kalıyor ya, ondan!
Bunlar için ‘kim ölmüş, kim kalmış’ önemli değil (Zaten haberleri de yok neler olduğundan), hayat devam etmeli, hiçbirşey olmamış gibi! Duyarlı gençliğimizin önünde saygıyla eğilirken, bu zavallı kesime ise “Yazıklar olsun size!” diyorum!
BU NEYİN HIRSI?
İzmir’de bir polis önce ‘Berkin için’ sokağa çıkan yüzbinlerce insanımızdan Mustafa Candemir’e kaskını fırlatıyor, sonra hızını alamayıp o kaskla ağzını burnunu kırana kadar vuruyor, polis arkadaşları da eksik kalmıyor.
“Yapmayın” diye yalvaran kadının sesini bile duymuyorlar, öyle kendilerinden geçmişler, hırs ve nefret kusuyorlar!
Polis ‘demokratik hakkını kullanan’ vatandaşlara kafa göz dalacağı yerde, araya sızan provokatörlere, eli sopalılara, silahlı teröristlere mesai harcasa, Burakcan’ı kaybetmezdik belki de!