1 Şubat 1999... Yan odada telefonda konuşan annemin “Barış mı? Hayır olamaz!” diye yükselen sesini duyuyorum. O tek cümleden anlıyorum ve ağlamaya başlıyorum. Saatlerce, günlerce dinmiyor gözyaşlarım, söylenen hiç bir cümle beni teselli etmiyor. İnanamıyorum, kabul edemiyorum... Barış Manço gitmiş olamaz!
20 Şubat’taki doğum günüme geleceğine söz vermişti daha yeni, birkaç hafta içinde onun katılacağı bir doğum günü geçireceğim için çok mutluydum. Hayat işte, bazen en büyük mutluluklar yarım kalıveriyor, biz planlar yapıyoruz, hayat bozuyor...
Ömrümün en zorlu vedalarından biriydi Barış Manço’nun gidişi. Onunla ilgili yazılarımdan birinde daha önce de söylemiştim; zaman bazı şeylerin ilacı olmuyor. Bazı hasretler, zaman geçtikçe daha da artıyor. Hâlâ her şubatta o haberi ilk aldığım zamanki gibi kalbim dağlanıyor. Hâlâ her Barış Manço şarkısını dinlediğimde gözlerimden yaşlar akıyor.
Bir gün daha var dün gibi aklımda olan... Daha dört yaşındayken o kadar çok ‘Barış’ diye ağlıyormuşum ki, annem en sonunda dayanamayıp beni ona götürmüş. Apartmanın kapısından girdiğimizde Manço’nun aceleyle merdivenlerden inişini hatırlıyorum, onu görünce heyecandan nefesim kesilmişti!
Annem “Barış Bey ben bunu daha fazla zaptedemiyorum, buyrun size getirdim” deyince işini iptal edip bizi eve davet etmişti. Eşi Lale Manço’yla karşılaştığımda fena bozulmuştum! Çok aşığım ya, eşi olmasına sinirlenmişim o minnacık aklımla! Bu arada Manço’ya olan aşkımdan sebep, daha bacak kadar çocukken ona ‘Barış’ diye hitap edip, abi ya da amca demeyi kabul etmemişim! Sırf karşısında çocuk gibi olmamak için ‘Adam Olacak Çocuk’ programına katılmayı da asla istememişim! O zamanki hallerimden konu açılınca hâlâ çok güleriz.
Ne şanslıyım ki böyle gülümseyerek hatırladığım daha nice harika anım var onunla. Ne şanslıyım ki annemle yakın dost oldular ve ben onunla hiç unutulmayacak zamanlar geçirdim. Sonsuza kadar sürecek büyük efsaneyi yakından tanıyabildim, tarifsiz birmutluluk bu...
Manço’ya gidiyoruz...
Yarın 15 yıldır gerçekleşen geleneksel Barış Manço Vapuru anma seferi var. Tüm Barışseverler kendilerine yakın olan bir iskeleden sefere dahil olup Kanlıca’ya onunla buluşmaya gidebilir. Sevenlerini bekler Barış Manço’muz, her sene olduğu gibi...