Geçtiğimiz hafta sonu yakın arkadaşlarımla Bodrum’a kaçtık. Zaten yaz boyu her fırsatta kaçmazsam olmaz! Bir Bodrum klasiği olarak Gümüşlük Mimoza Balıkçısı’na gitmek istedik. Bendeki Mimoza aşkını bugüne kadar defalarca yazmışımdır, dünyanın cennet köşelerinden birindeki mekana her gittiğimde rüyada gibi hissederim. ‘Hisseder’dim daha doğrusu!
Bu sene geçtiğimiz cumartesiye kadar gitmek nasip olmadı. Yıllar boyu Mimoza’nın halkla ilişkilerini başarıyla yürüten Zeynep Alphan ayrıldıktan sonra rezervasyon yaptıramadık bir türlü! Abartmıyorum en az 10-15 defa denedim, telefona çıkan hanım müşteriye yardımcı olmamak konusunda adeta and içmiş! Zaten çoğu sefer telefonum açılmadı bile! Ağustos ortasına geldik, nasıl olduysa güç bela, defalarca dil dökerek bir masa ayarladık. Bugüne kadar çok sevdiğim bir yer için bunu söylediğime üzgünüm ama ayarlamaz olaydık!
Bir kere o tatlı butik havası gitmiş Mimoza’nın, masa sayısı öyle artmış ki beynim döndü kalabalıktan. Beş kişiyiz masada, mezeler kuş yemi gibi geliyor, ancak bir kaşık ucu kadar meze düşüyor kişi başına! Gelen hesabı görünce (Balık yemedik bu arada) sinirden küplere bindik! Mimoza’yı favori listemden çıkardım dostlar, tam bir hayal kırıklığına dönüşmüş.
Gündoğan’ın güzeli...
Ertesi akşam Gündoğan sahilinin ışıl ışıl balıkçısı Reana’ya gittik. Rezervasyonumuz yoktu ve restoran doluydu, yine de bizi geri çevirmediler. Mimoza’nın asla yardımcı olmayan telefondaki hanımıyla kıyaslayınca, başlı başına muhteşem bir olay!
Reana bir aile işletmesi ve genç patronu bütün akşam saniye durmadan müşterilerin memnuniyeti için oradan oraya koşturuyor. Mezeler hem çok lezzetli, hem herkese yetecek şekilde servis edildi, hele bir balık yedik ki, tadı damağımızda kaldı. Hesap da olması gerektiği gibi gelince zevkten dört köşe olduk.
Mimoza’nın hepimizde yarattığı gerginlikten sonra Reana ilaç gibi geldi valla. Gümüşlük’ün Mimoza’sı neyse, Gündoğan’da da Reana öyle popüler ve o ünün hakkını vermek için uğraşıyorlar. Helal olsun...
SOKAK HAYVANLARI AÇ
Bodrum’da yemeğe giderken yanımda bir torba kedi ve köpek maması götürüyorum, zira gördüğüm hayvanlar aç olunca benim de boğazımdan lokma girmiyor. Çoğumuz “Onlarca restoranın olduğu yerde hayvanlar aç kalmıyordur” diye inanıyoruz ama öyle değil. Öyle açlar ki, birbirlerini tepiyorlar iki lokma mama yemek için.
Geçtiğimiz akşam beslediğimiz sokak köpeği grubu yürüdüğümüz yol boyu yanımıza gelip bizi korudu, öyle de vefalı ve sevgi dolular. Instagram’da bir sayfa gördüm; ‘Patifood’ mama kumbarası... Buraya mama bağışı yaparak (1 kilo mama 3.50 TL) sokak hayvanlarının karnının doymasına destek olabilirsiniz. Türkiye’nin dört bir yanına mama yolluyorlar.