Bundan birkaç sene önce Altın Kelebek Ödül Töreni’nde sahneye çıkan Serhat Hacıpaşalıoğlu’nu izlerken kardeşim şöyle demişti: “Eh yabancı adamın hali başka oluyor, inanılmaz bir performans!” Türk olduğunu söylediğimde önce inanamamış sonra da; “Eğer Amerikalı olsaydı Hollywood Bulvarı’ndaki Şöhretler Kaldırımı’nda kesin yıldızı olurdu! Ama bizim memlekette onun yaptığı sanatın değer görmesi zor, hem fazla kaliteli, hem de herhangi bir polemiği, rezaleti yok!” demişti. Vallahi söylediklerine katılmamak elde değil, bizi bugüne kadar Avrupa’da büyük başarılara imza atarak temsil eden Serhat’ı şimdiye kadar Türkiye’de tanımayan kimse kalmamış olmalıydı.
Bir başka ülke adına Eurovision’da yarışan ilk Türk sanatçı olan, şarkıları Almanya, İngiltere, Yunanistan ve İsveç gibi birçok ülkede uzun süre müzik listelerinin zirvesinde kalan, gittiği her ülkede hayranlıkla karşılanan Serhat; şimdi de Amerika’nın efsanevi sanatçılarından Martha Wash’la bir düete imza atarak yine ulaşılması zor bir ilki gerçekleştirdi. Bu ortak çalışmanın hikayesine gelince... Uluslararası bir sanatçıyla düet yapmayı planlayan Martha Wash; isim arayışındayken karşısına Serhat’ın Eurovision performansı çıkıyor.
Avrupa’yı fethetti, sıra Amerika’da
Wash bir araya gelişlerini; “Tutkulu ve puslu sesinden, sahne performansından o kadar etkilendim ki hemen menajeriyle iletişime geçtik. Ancak Serhat, Avrupa’da çok ünlü olduğu ve yoğun çalıştığı için programlarımızı uydurup bir araya gelmemiz epey vakit aldı” diye anlatıyor bir röportajda. Ve Serhat’ın Eurovision’da söylediği ‘I Didn’t Know’ şarkısında dinlemeye doyulmaz bir düete imza atıyorlar.
Vokal kayıtları İstanbul’da yapılan, klibi dünya starlarıyla çalışan dansçılar eşliğinde Londra ve Milano’da çekilen şarkı, 6 Kasım’da Avrupa ve Amerika’da aynı anda yayına çıktı. Yıllardır yaptığı çalışmaları büyük ilgi ve gururla takip ettiğim sanatçımızın Avrupa’dan sonra Amerika’yı fethini heyecanla izleyeceğim!
MİNİK CANLARA ACİL YUVA ÇAĞRISI!
Veterinerlik öğrencisi Türkan Ceylan, hayvan hakları için mücadele eden altın kalplilerden... Birkaç gün önce Elazığ’a iki saat uzaklıkta dağ başına atılmış, yağmurun altında aç ve sırılsıklam halde 30 köpek yavrusu bulmuş. Instagram’daki ‘barınak_melegi’ profilindeki paylaşımını görünce kendisini aradım.
Çok sayıda kişinin mama yardımı yapmak istediğini ama sahiplenme konusunda sadece 2-3 kişiden telefon geldiğini anlattı. Bebekler şu an barınaktalar ancak 15-20 günden fazla orada kalmaları mümkün değil. Elazığ sokaklarında yaşamaları da imkansız. Yani ya aile bulunacak, ya da ölecekler! O masum bebeklere evinde, ailesinde yer açmak isteyenler, Türkan Hanım’a veya bana ulaşabilir.
Fazla vakit yok!