Beyazıt Öztürk’ün programlarında siyasetle ilgili konuşmamaya özen gösterdiğini biliyoruz. Bir canlı yayın programda yıllarca editörlük yaptığım için iyi bildiğim bir şey daha var ki; en deneyimli sunucu, programcı, gazeteci bile canlı yayında bazen kontrolü istemeyerek elinden kaçırabilir.
Geçenlerde Okan Bayülgen’in programında da genç bir kadın aniden soyunuverdi. Bayülgen de Beyazıt Öztürk gibi yılların deneyimine sahip bir televizyoncu olmasına rağmen bir anda olup biten bu ani soyunmaya engel olamadı. Olamazdı da. Yapabileceği ya “Programı kesin” demekti ya da kadını bir köşeye çekerek bir ceket falan giymesini sağlamaktı, o ikinciyi seçti.
Beyaz Show’da ‘dava konusu konuşma’yı yapan kadının, ne kastettiğini, devlete karşı bir söyleminin olup olmadığını; aynen Beyaz gibi ben veya diğer izleyicilerin de anlaması imkansızdı doğrusu. Kadın “öğretmen olduğunu” söylüyor, “Çocuklar ölmesin, insanlar acı çekmesin, kayıtsız kalmayın” diyor… Bir eğlence programı esnasında izleyici dahil herkesin aniden suçluluk duygusuna kapılması, şok yaşaması için bu kadarı bile yeterli.
Beyazıt Öztürk’ün yerinde kim olursa olsun o kısacık sürede ve canlı yayında aynı tepkiyi, benzer bir cevabı verirdi. Hiçbir kastı olmamasına rağmen özür diledi, yetmedi. “Terör örgütü propagandası yaptı” iddiaları çıktı, soruşturma açıldı ve Beyaz ‘şüpheli’ sıfatıyla ifade verdi.
“Basiret bağlanması yaşadığını” söyledi ki olay tam da budur. Beyaz’ı tanıyan, izleyen herkes onun ‘beyaz’ renginin değişmeyeceğini biliyor.
DEKOLTE, GEÇ SAAT FALAN!
Kayseri’de matematik öğretmeni Bayram Ö.’nün cinsel tacizine uğrayan (tecavüz yerine bu kullanılıyor) lise öğrencisi Cansel’in tabancayla intihar etmesi, haber duyulduğu anda ülkeyi ayağa kaldırdı. Sosyal medyada erkekler “Bu sapıklar yüzünden erkekliğimizden utanır hale geldik” diye yazarken diğer tecavüz olaylarında görüldüğü gibi “hayatını kaybetmiş bile olsa kadını suçlu çıkaracak” neden arayan vicdansızlar da vardı.
Bu gibi olaylarda “Gece sokakta ne işi vardı?” “Dekolte ve mini etek giyermiş” benzeri kasıtlı ifadeleri televizyonda, gazetede utanmadan kullananlar çıkıyor. “Telefonla konuşmuşlar” ifadesi bile tecavüze uğrayan kadını, genç kızı suçlayıcı anlam taşıyor. Öğretmen aradıysa veya kızcağız ‘konuşmazsa matematikten kalacağını’ düşündüyse konuşmuştur.
Bu ülkede çocuklara bile tecavüz ediliyor da “acaba rızası var mıydı?” insafsızlığı hâlâ sürüyor. Tecavüzcülere, katillere “tahrik veya iyi hal indirimi” yapılıyor. Cansel olayının ‘Özgecan cinayeti’nden hiç farkı yok ve öğretmen Bayram Ö. en ağır cezayı almalıdır.
Medyada, sosyal medyada; tecavüzcü sapıkları koruyup kollamaya kalkanlar ise suça ortak sayılırlar. Bu vicdansızlığı yapanları da Allah ıslah etsin!