Nazlı Mengi

Nazlı Mengi

nazli.mengi@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Dan Brown’ın ‘Da Vinci Şifresi’ isimli romanından uyarlanan film dünyayı ayağa

BAŞROLDE YEREBATAN SARNICI...
kaldırmış, büyük ilgi görmüştü. Daha sonra aynı yazarın ‘Melekler ve Şeytanlar’ adlı eserinden uyarlanan film, izlenme rekorları kırdı ve şimdi de yine Tom Hanks’in başrolde olduğu, serinin son halkası ‘Cehennem’ gösterimde...

Söylemeden geçemeyeceğim; Tom Hanks 60 yaşına gelmesine rağmen aksiyon performansından hiçbir şey kaybetmemiş, bu yaşta ben bile o kadar koşamazdım.

Haberin Devamı

Filmin konusu özetle şöyle; İngiltere Cambridge Üniversitesi’nde sanat tarihi ve simge bilim profesörü olan Robert Langdon, yaralı vaziyette Floransa’da bir hastanede
uyanır. Buraya nasıl geldiğini, neler olduğunu hatırlamamaktadır. Dante’nin ‘İlahi Komedya’ eseriyle bağlantılı bir sırrı çözdüğü takdirde ‘Dünyaya veba salgını yaymak isteyen’ birilerini durdurabilecektir.

İstanbul’un kıymetini biliyor muyuz?

Floransa’da başlayan film, Venedik’te devam ediyor ve İstanbul’da bitiyor. Yerebatan Sarnıcı filmdeki esrarın çözüldüğü yer. Tüm dünyanın izlediği bir Hollywood yapımında İstanbul’u görmek büyük keyifti. Sürekli terör olaylarıyla gündeme gelen Türkiye’nin aslında nasıl da görülmesi gereken etkileyici bir ülke olduğunu dünyaya tanıtması açısından da önem taşıyor bu film. Keşke günden güne dört yanımızı saran ve ileride bir gün gökyüzünü görmemizi engelleyecekmiş hissi yaratan gökdelenler dikilmese de büyülü şehrimizin çehresi daha fazla bozulmasa diye düşündüm izlerken. Dünyanın en güzel şehrine sahibiz ama kıymetini bildiğimiz söylenemez.

İnsanların güzelim dünyayı nasıl cehenneme çevirdiğini görerek yaşadığımız günlerde zamanlaması doğru bir film. Aksiyon sevenler filmi bitmeden izlemeli. IMAX sinema salonlarından birinde izlemenizi tavsiye ederim, tüm o aksiyonun içindeymişim gibi hissettim.

LEZZETTEN GÖZÜM DÖNDÜ!

Kankam Caner, boğazına düşkün bir kişiliktir! Aynı zamanda şımarma fırsatı buldu mu da mutlaka değerlendirir! Şöyle ki, kendisini burun ameliyatı geçirdiği hastaneden eve bırakmak üzere yola düştüğümde, “Eve gitmem, Bafra Pidecisi’ne götür beni” diye tutturdu. Bu sırada burnunun kanıyor olması ve uzanıp dinlenme gerekliliği falan hiç umurunda değildi!

Hastamızın keyfi olsun diye Kızıltoprak’taki Bafra Pide’ye dırdırım eşliğinde gittik. Hay gitmez olaydım, bu kış alacağım kiloların merkezine düşmüş oldum! Yediğim kıymalı-yumurtalı pide öyle lezzetliydi ki, gözüm döndü resmen! O gün bugündür Bafra Pide sayıklıyorum. Kızıltoprak’ın dar bir sokağındaki minik mekanda 35 yıldır varlığını sürdürmesi ve çok sayıda müdavimi olması lezzetinin en büyük kanıtı. Çıkın çıkın gidin dostlar...