Türkiye’nin gelmiş geçmiş en keyifli, en sevimli dizilerinden biri ‘Aşk Yeniden’... İlk bölümünden itibaren kaçırmamaya çalıştığım, her seyrettiğimde gülmekten serotonin patlamasını ve duygusallaşmaktan kalp sızlamasını aynı anda yaşadığım ‘Aşk Yeniden’in bugün final yapacağını öğrenince çok üzüldüm.
Yurt dışında olsa böyle bir dizi uzun yıllar devam ederdi. Dizi, aynı Amerika’nın senelerce süren dizisi ‘Friends’ gibi olabilirdi. Dünyayı kasıp kavuran ‘Friends’ten hiç aşağı kalır yanı yoktu.
Normalde yer darlığından tek tek isim yazılmaz tabii ama bu seferlik dayanamıyorum ve Özge Özpirinçci, Buğra Gülsoy, Tamer Levent, Tülin Oral, Orhan Alkaya, Lale Başar, Nilay Deniz, Can Sipahi, İlkem Ulugün, Emre Erkan, Sema Keçik, Esin Gündoğdu, Nazlı Tosunoğlu, Tevfik İnceoğlu, Mert Öner ve Miray Akovalıgil’e yarattıkları birbirinden efsane karakterler ve hayranlık verici performansları için; ekran başındaki bizleri hayatın tüm stresinden, derdinden, tasasından alıp neşe verdikleri için tek tek teşekkür ediyorum. Tabii ki muhteşem dizinin mimarı senaryo ekibine, yönetmen Ersoy Güler’e ve tüm emek verenlere de...
Aşktan umut kesilmez...
Romantik komedinin kitabını yazan ‘Aşk Yeniden’de Özpirinçci’nin canlandırdığı Zeynep karakterinin şu sözleri hâlâ aklımda: “Ben bir erkeğe güvenmekten de, inanmaktan da vazgeçtim, budadım hepsini. Çünkü ne kadar yükseğe çıkarsan, düşüşün o kadar sert oluyor ve ben bir enkaz daha kaldıramam”... Erkek arkadaşının kucağında bebeğiyle terk ettiği Zeynep, aşktan kaçmaya niyetli olsa da dizinin devamında aşkların en güzelini yaşadı. Bize aşktan ve gelecekten umudun hiç kesilmemesi gerektiğini de gösterdi bu dizi.
‘Aşk Yeniden’ gibisi bir daha zor gelir, onları çok özleyeceğim!
DELİK AYAKKABILI RUSSELL CROWE...
Dünyanın en çok kazanan aktörlerinden Russell Crowe’un ‘delik ayakkabı’ hikayesinden çok etkilendim. 1991’de Cannes Film Festivali’ne gittiğinde otelde kalacak parası olmadığı için birinin evinde kanepede uyumuş. Ve kırmızı halıda ilk kez yürüdüğünde ayakkabısının altı delikmiş. O günü; “Yağmur yağıyordu ve her adımda ayakkabım daha fazla su alıyordu. Film başladığında lavaboya gittim ve çorabımın suyunu sıktım” diye anlatıyor.
Kendimi düşünüyorum, eğer beş kuruşsuzsam ve ayakkabım delikse festivale gitmemeyi tercih ederim. Oysa Crowe, o anki durumuna boyun eğmek yerine direnmiş ve bakın o delik ayakkabılı adam şimdi nerede! Hiçbir zaman vazgeçmemeli insan!
BU KEZ SU PERİSİ...
Kliplerinde ve sahne şovlarında her zaman seksi görmeye alıştığımız Gülşen’in düğün fotoğraflarını görmüşsünüzdür. Bu kez bir su perisi gibi masum görünüyor sade gelinliğinin içinde. Benim Türkiye’de en beğendiğim kadın kendisi, hep söylerim.
Seksi olmak ona ne kadar yakışıyorsa, bu masum görüntüsü de bir o kadar yakışmış. Yani o ne yapsa oluyor!
Düz uzun saçları ve duvağının tutturulduğu saç bandıyla da tarzını konuşturmuş. Hakan Yıldırım imzalı gelinliği biraz daha dar olsa tam olacakmış. Ama böyle de bayıldım. Müzik dünyasının efsane ikilisi Gülşen ve Ozan Çolakoğlu’na mutluluklar...