Annemin lunapark hassasiyetinden dolayı büyüdükten sonra bile eğlenceli makineleri uzaktan izlemekle yetinip bu duruma sinir olurdum. Annem yine haklı çıktı
Çocukken annem lunaparktaki eğlenceli makinelere (Disneyland’dakiler dahil!) binmeme izin vermediği için içten içe ona çok kızar ve aşırı pimpirikli olduğunu düşünürdüm. Bu konudaki hassasiyetini “Eğer binersen hakkımı helal etmem” platformuna taşıdığından; büyüdükten sonra bile bu makineleri uzaktan izlemekle yetinip bu duruma sinir olurken bilin bakalım ne oldu?! Annem yine haklı çıktı, yine haklı çıktı!
İpi kopan döner salıncaklar mı dersiniz, yerinden fırlayıp uçan koltuklar mı, kapanmayan veya hiç olmayan güvenlik kilitleri mi... Bugüne kadar kaç kişinin canına mal oldu. Biraz eğlenmek isteyen gencecik insanlar güle oynaya girdikleri lunaparktan canlı çıkamadılar.
Eğlenceye gidip dönememek var!
İşte son örnek de hukuk okuma hayalleri kuran henüz 18 yaşındaki Hatice Ataman oldu. Güvenlik kafesi kilitlenmedi, çığlıklarına aldırış edilmeyen genç kız makineden fırlayarak hayatını kaybetti. Bu lunaparkların ‘sıkı kontrol altına alınması’ için daha kaç can gitmeli? Bu tip olaylar yurt dışındaki eğlence parklarında hatırlanamayacak kadar nadir yaşanıyorken bizim lunaparklarımızda neden sıkça duyuluyor?
Hayaletiniz olarak size en büyük tavsiyem; “Kendinize başka eğlence bulun!”. Evet, uzaktan ışıl ışıl ve çok çekici görünüyor lunaparklar ama üç dakikalık eğlence için kendi hayatınızı ve çocuklarınızınkini riske atmanın hiç anlamı yok! Lunapark işinde başarısız bir milletiz, bunu bir an önce kabul edersek yeni kurbanlar vermeyiz!
MİNYATÜR ASMALIMESCİT!
Trafiğe kapatılan Nişantaşı Atiye Sokak; sıra sıra dizilmiş kafeler, sokaktaki masalarda muhabbet eden insanlarla cıvıl cıvıl bir yer olmuş. Beyoğlu Asmalımescit’in ufak bir kopyası gibi.. Bu durumdan şikayetçi olan sokak sakinlerine hak vermekle birlikte (zira artık pek ‘sakin’ kalamıyorlardır!) buranın çok sevimli bir hal aldığını düşünüyorum.
Kav Butik çok keyifli...
Geçen akşam arkadaşlarla sokağın dolup taşan mekanlarından ‘Kav Butik’e gittik. Kav Butik’lerin Türkiye Koordinatörü Cenk Çöteli, ‘lezzetli yemek, uygun fiyat, kaliteli şarap’ konseptiyle normal şartlarda sıkıcı olabilecek şarap butiğini çok keyifli ve eğlenceli bir yer haline getirmiş.
‘Genç ve zeki bir yöneticinin’ fikirleri hayata geçince bir şarap mağazasının nasıl müşteriyle dolduğunu görmeniz lazım. Zaten o akşam da, DJ eşliğinde şarap keyfi sunarak bütün sokağı kendi mekanına toplamıştı.
En uygun fiyata Kavaklıdere’nin ödüllü şarapları, Zanzibar’ın harika yemekleri, püfür püfür bir hava, müzik ve sohbet... İnsan daha ne ister yahu?! Bu yaz mekanım Atiye Sokak Kav Butik’tir, Cenk Çöteli’yi tebrik eder, bu keyfi de hepinize tavsiye ederim.
RONALDO’NUNKi TATiL Mi, iŞKENCE Mi?!
Yıldırım Demirören’in davetlisi olarak Türkiye’ye gelen dünyanın en ünlü futbolcularından Cristiano Ronaldo’nun tatil fotoğraflarını görünce beni gülme tuttu.
Adam jet ski’ye biniyor, etrafında onu yakından görmek için toplaşan ve vızır vızır dönüp taciz etmeyi marifet sayan jet skili tatilciler, deniz oyuncağına biniyor denizin üzerinde yine aynı kalabalık ve curcuna, tenis oynuyor etrafı tıklım tıklım... Yahu bırakın adam rahat bir nefes alsın, tatili bu onun, tatiliiii!
Gerçi tatili de çocuk kitabı serisine döndü. ‘Ronaldo denizde, Ronaldo teniste, Ronaldo sevgilisiyle’ başlıklı haberlerin ardı arkası kesilmedi. Ünlü olmanın bu kısmı zor be arkadaş, bir an huzurun yok, böyle şeyleri görünce ‘Hayalet’ olduğuma şükrediyorum!