Taş duvarın içine gömülü mavi çerçeveli penceremden dışarı bakıyorum; yemyeşil ağaçlara, yeni açan rengarenk çiçeklere, bu muazzamlığın arasında saklanmış taş evlere… Kuş cıvıltılarından başka hiç ses yok… Öyle bir huzur ve keyif ki; az sonra edebiyatçı kesilebilirim, tarzım olmayan tasvirlere falan başladım, oksijen çarpmasının da etkisi olabilir! Çünkü Alpler’le birlikte dünyanın en bol oksijenli bölgesi olan Kaz Dağları’nın eteklerinde, gerçek dünyada değilmişim gibi hissettiğim Adatepe Köyü’ndeyim.
Yerleşimin Antik Çağ’larda başladığı, Türkler’inse ilk olarak Selçuklu döneminde yaşamaya başladığı Adatepe, sahip olduğu tarihi zenginliklerle kültür mirası olarak koruma altında… Aslına uygun restorasyonlar dışında hiçbir yeni yapıya izin verilmediği için her adımınızı tarihin derinliklerine atıyorsunuz.
Kendinizi tarihi bir film platosunda gibi hissettiğiniz, anlatılmaz yaşanır cinsten bir deneyim…
Etrafta gezilecek ve keşfedilecek birçok yer, Zeus Altarı’nda gün doğumunu izlemekten ot ve mantar toplama turlarına, orman terapisinden Taş Mektep seminerlerine katılmaya kadar yapılacak bir sürü aktivite var. Köyün 1939-1945 yılları arasında inşa edilen taş mektebinin tarih kokan güzelliğini görmeniz lazım. Şimdilerde orada sanat ve kültür aktiviteleri yapılıyor. Mantar ve ot aramaya çıktığımız orman turunun sonunda, ulaştığımız tepeden körfezin manzarasını izlemek, Mıhlı Şelalesi’nin kenarında oturup gürül gürül akan suyu dinlemek, gün doğumu ve batımına şahit olmak, ayrı ayrı muazzamdı.
Şef Salvatori’nin İda Blue menüsü
Konakladığımız Adatepe İda Blue, bambaşka bir hikaye… Taş otel, her ayrıntısıyla içinde bulunduğu tarihi ve doğal güzellikle muhteşem bir uyum içinde! Beşinci yılını kutladığı bugünlerde, konuklarına özel sürprizler sunuyor. Biz de grupça Toskana’nın en ünlü şeflerinden Tommaso Salvatori’nin, İda Blue’ya özel hazırladığı Toskana-Adatepe eşleşmeli zengin menüsünü tatmak üzere geldik.
Hayatımda gördüğüm en güzel sofralardan biriydi. İtalyan şefin büyük heyecanla hazırladığı yemeklerinin tadını anlatmaya imkan yok, yemekten öte sanat bu, kendimi çok şanslı hissettim.
Toskana mutfağının dünyaca ünlü adresi Osteria A’Pagliai’nin sahibi ve üçüncü nesil şefi Salvatori; tüm reçetelerini Kaz Dağları’nın taze ürünleriyle geleneksel Toskana mutfağını birleştirerek hazırlamış. Çok özel menü 30 Nisan’a kadar İda Blue’da misafirlerini bekliyor.
Adatepe’yi, İda Blue Otel’i, başarılı şef Salvatori’nin yemeklerini ve fotoğraf sanatçısı eşi Merve Hasman’la olan film gibi aşk hikayesini sizlere anlatmaya devam edeceğim dostlar… Her birinden ayrı etkilendiğim konularımı bir yazıya sığdırmam olanaksız! Geçirdiğim rüya günlerden sonra şehre nasıl döneceğim bilmiyorum!
Memleketin ömür uzatacak böyle cennet köşeleri varken, biz şehirde ne yapıyoruz Allah aşkına?!