"Sürekli olarak belirli bir karakter özelliğinden bahseden kişiye dikkatli bak, o özellik kendisinde yoktur” derler. Yakın arkadaşlarım da çok söyler bunu ama ben şahsen sağlam bir kazık yemedikçe kimin hangi noksanlığı diline vuruyor, bir türlü göremiyorum! İnsan kaç yaşında olursa olsun öğrenmeye devam ediyor, benim de şoktan şoka girmemek için bu konuda uyanık olmayı öğrenmem şart oldu!
Misal veriyorum, bir erkek devamlı adamlıktan dem vuruyorsa, kendisi ‘adam olmaktan çok uzak bir şahsiyettir’, net! İhanetin ne kadar kötü olduğunu anlatıp duran bir tip, aynı anda ihanetin kitabını yazmakla meşguldür! Millete ahlak dersi veren kişi ahlaksızlıkta ön saflarda koşmaktadır!
Sahip olamadığı şey ne ise, en çok üstünde durduğu da odur. Gerçek anlamda karakterinde bulunan özellikleri dile getirme gereği duymazsın, çünkü onlar neredeyse gözle görülecek, elle tutulacak kadar kendilerini belli ediyordur.
Annem; “Bir insanın hareketleri anlattığı şeylerden çok daha yüksek sesle konuşur” sözünü bana milyon kez tekrarlamıştır herhalde. İşte bu söz tam da bahsettiğim konuya uygun ve kulağa küpe edilmesi gereken önemli bir noktaya vurgu yapıyor.
İnsanları söyledikleriyle değil yaptıklarıyla değerlendirebildiğimiz zaman hayal kırıklığı riskini en aza çekmiş olacağız!
AŞK UYKUSU...
Gökçe Bahadır, Alican Yücesoy ve Hande Subaşı’nın başrollerinde olduğu ‘Aşk Uykusu’ filmi, galanın ardından her ne kadar cesur sahneleriyle konuşulsa da beni en çok ismi etkiledi.
Gerçekten aşık olunca ayakta uyur ya insan, gözünün önünde kabak gibi duran gerçekleri bile göremez, görse de kabul etmez, kendini uyutur da uyutur...
Taa ki sağlam bir darbeyle aşk uykusundan uyanmak zorunda kalana kadar... Hemen izleyeceğim filmi, aşk uykusunu nasıl anlattıklarını merak ediyorum.
ALİYE ÇOK TATLI...
Arkadaş muhabbeti ve keyifli yemek dedin mi benim adresim yıllardır değişmez: ‘Adana İl Sınırı’. Evim gibi görüyorum orayı, sahibi Adnan Abi sadece hitabımızda değil gerçekten abidir, aile sıcaklığı yaşatır hepimize. ‘Adana İl Sınırı’nın yeri başkadır bende.