‘Yaklaştıkça’ oyununda Nilperi Şahinkaya’nın ağlama sahneleri bence striptiz sahnelerinin önüne geçer, o kadar iyi yani. Murat Han’sa gerçekten sahnede en az sinemadaki başarıyı göstereceğini kanıtlıyor
Arkadaşlar inan olsun giderken iyi bir oyun bekliyordum ama bu kadarını da beklemiyordum doğrusu. Tiyatro İstanbul ve Gencay Gürün her zaman ‘izlenecek’ oyun çıkarır ve giderek daha da popüler hale geldi o başka, ama ben bu oyundaki sanatçıların ‘tiyatro performansını’ merak ediyordum asıl. Zira özellikle ikisi, Murat Han ve Nilperi Şahinkaya merak edilmeyecek gibi değil. Murat Han’ı sadece sinemada (birazcık da dizide) izledim ki; Zülfü Livaneli’nin ‘Mutluluk’ filminde çok başarılıydı, sonunda Altın Portakal’ı da kaptı zaten. Nilperi Şahinkaya’yıysa ‘Öyle Bir Geçer Zaman Ki’ dizisinin ‘Mesude’si olarak biliyorum, yeni ve genç bir oyuncu olmasına rağmen başarılı.
“Bakalım tiyatroda aynı performansa sahipler mi?” diyerek, gayet de eleştirel gözle bakmaya niyetli olarak gittim. Ve alkışlar! İkisi de iyi ki bu teklifi kabul etmişler, süper doğal, süper yetenekli tiyatrocularmış. Nilperi’nin ağlama sahneleri bence striptiz sahnelerinin önüne geçer, o kadar iyi yani. Murat Han’sa gerçekten sahnede en az sinemadaki başarıyı göstereceğini kanıtlıyor.
Covent Garden’dan farksız
2005 yılında çekilen ve başrollerini Julia Roberts, Jude Law, Natalie Portman ve Clive Owen’ın oynadığı ‘Closer’ filmi aynı adlı tiyatro oyunundan uyarlanmıştı ve bu oyun da Londra’da uzun süre sahnelendi. Türkçe çevirisini Gencay Gürün’ün yaptığı ‘Yaklaştıkça’da başrolleri paylaşan diğer iki oyuncu; Şencan Güleryüz ve Esin Harvey’i de çok beğeneceksiniz. Hepsi o kadar iyiler, dekor, kostüm, projeksiyonla sahne arkasına yansıtılan Londra manzaraları o kadar kusursuz ki oyunun içinde kayboluyor, bol bol da gülüyorsunuz.
Cüretkar ve seksi!
Yalnız bu oyunda diyaloglarla, görüntülerle, internet yazışmalarıyla epeyce şok yaşıyor insan. Öncelikle Esin Harvey de, Nilperi Şahinkaya da ‘büyükelçi kızları’ymış. Harvey bir İngilizle evli ve oyun için İstanbul’a gelmiş. Evet, sanat sanattır bunun lafı olmaz ama ‘Yaklaştıkça’ öyle cüretkâr, bazı sahneler o kadar cinsel unsurlar içeriyor ve oyuncular en seksi diyalogları öyle rahat götürüyorlar ki “Pes” diye kalıyorsun. Ben görmüş geçirmiş bir Hayalet olarak “Pes”te kalmışsam, babaları izlerken ne hisseder bilmem artık. Ama sonuçta onlar “oyuncu”, aramızda fark olacak tabii, hamama giren terler değil mi?
EUROVISION GEYiKLERi
TRT yarışma için Can Bonomo’da karar kılınca ikiye bölündük. “Bu kadar ünlü ve deneyimli şarkıcı varken Can Bonomo da kim?” diyenler ve “Çok iyi bir seçim oldu, Bonomo farklı ve başarılı bir isim” diyenler. Benim düşüncemse “Bir şarkı yarışması olan Eurovision için neden eskisi gibi şarkılar yarışmıyor da şarkıcılar yarıştırılıyor?” TRT bir kaç sanatçı belirlese, hepsi kendi şarkısını ve şovunu hazırlayıp sunsa ve gidecek olan kişi SMS oylarıyla, noter huzurunda (ancak böyle olursa hile önlenebilir) belirlense çok daha adil olmaz mı? Üstelik o zaman kimsenin diyecek lafı da kalmaz.