Naim Dilmener

Naim Dilmener

ndilmener@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Büyük gazetelerin işi zordur. Çok satıyor, yüz binlerce eve-kişiye ulaşıyor olmaları, onlara fazladan sosyal sorumluluk(lar) yükler.
Milliyet’in “Baba Beni Okula Gönder” projesi mesela, böyle bir projedir. Ve bu proje-kampanya sayesinde, kimbilir kaç kız öğrencinin yüzü gülmüş, kimbilir kaç eve huzur girmiştir.
Hürriyet’in “Aile İçi Şiddete Son” kampanyası da bu tür bir kampanya. Bu kampanya ve bir nüvesi olan “Acil Yardım Hattı” sayesinde, bugüne kadar hayatın dar edildiği binlerce kadın, bir parça daha rahat efes alır, bir parça daha hayatı daha kolay sürükler olmuştur.
Bu kampanya çerçevesinde bir de albüm yapıldı, “Güldünya Şarkıları” (DMC). Hürriyet Kurumsal İletişim Direktörlüğü’nün bu projesi, Temuçin Tüzecan tarafından oluşturuldu ve (ülkemizde kadın hakları dendiğinde, akla gelen ilk saygın isimlerden olan) Emel Armutçu ile Evrim Sümer’in çaba ve katkılarıyla hayata geçirildi.
Tüzecan ve Armutçu’ya destek veren isimlerin arasında, yine aynı kurumdan Sinem Aktürk, Aylin Berktaş ve Zeynep Bilgehan da var.
Dışardandan da Özden Bora (DMC), D Plus, Rafineri ve Hülya Demir ile bu satırların yazarı (danışman) katkıda bulundu.

Kalk Güldünya kalk
“Güldünya Şarkıları”nın ana çerçevesi, “kadınlar tarafından, kadınlar için söylenmiş şarkılar” olarak özetlenebilir.
Ülkenin en “baba” (gerçekten “baba”, yani “büyük”ten daha da fazlası) kadın sesleri, “Ben star’ım-ben daha da star’ım-ben en süper star’ım” demeden, iş “sosyal sorumluluk” olunca -hatta daha ötesi, iş “kadın hakları” olunca, bütün planlarını-programlarını bir kenarda bırakmış ve ellerini taşın altına sokmuşlar.
Nazan Öncel, Aylin Aslım, Nilüfer, Sezen Aksu, Şebnem Ferah, Ajda Pekkan, Rojin, Ayten Alpman, Zuhal Olcay, Funda Arar, Aynur, Emel ve Şevval Sam, bir töre cinayetine kurban gitmiş “Güldünya”nın adını almış albüme, büyük bir içtenlikle dahil olmuşlar.
“İçtenlik”, mükemmelliği getiren şey de olmuş muhtemelen.
“Güldünya Şarkıları”, bu tür albümlerden pek de beklenmiyor olan bir şeyi başarmış nihayetinde; repertuvarını, gerçekten iyi şarkılarla donatmış.
Bu tip projelerde “amaç” öndedir; şarkılar (kimse kızmasın ama) genellikle “araç”tır; amacın anlatılması, gerekli yerlere duyurulması için bir araç.

Anlat(ın) her şeyi
Ama “Güldünya Şarkıları”nda “iyi müzik” var.
Çok da iyi şarkılar. Kimi şarkılar, ortada herhangi bir amaç ya da sorumluluk olmasa bile, müzik adına büyük bir kazanç -Nazan Öncel’in “Leyla”sı, Sezen Aksu’nun “Güldünya”sı, Ayten Alpman’ın “Ve Tanrı Aşkı Yarattı”, böyle mesela.
Kimi daha önce duyduğumuz-bildiğimiz hallerinin çok çok ötesinde -Aylin Aslım’ın “Karar Verdim”i, gibi.
Kimi (Aynur’un “Qumrike”, Rojin’in “Sil Baştan”, Şebnem Ferah’ın “Masum Değiliz”, Şevval Sam’ın “Kibritçi Kız” gibi) en taş kalpleri bile paramparça edebilir; kimi ise (Nilüfer, Ajda Pekkan, Zuhal Olcay, Funda Arar, Emel’in şarkıları gibi), olmasın-son bulsun istenen aile içi-dışı “şiddet”in karşısında, kadın mağdurlara daha dik durabilme gücünü verebilir.

Kadınlar vardır, her yerde
Albümün en büyük sürprizi ise açılış şarkısı olan “Kadınlar Vardır”.
Filiz Kerestecioğlu’nun “hayatın-mücadelenin içinden” çıkmış bu marşı, albüme el vermiş solistlerin büyük bir kısmının katılımıyla, bir “tokat”a dönüşmüş.
Genç kuşağın en yetenekli, en cesur müzisyenlerinden Hacı Mustafa Ceceli’nin düzenlemesini yaptığı, trafiğini idare ettiği bu “şarkı” (ya da “marş”) tam anlamıyla evladiyelik.
Bu şarkı, gerçek sahiplerine öyle bir güç, öyle bir cesaret aşılayabilir ki, kendilerine kaldırılacak elleri kullanılamaz hale getirtebilir, dünyayı kaldırılan elin sahiplerine dar ettirebilir.
Emeği geçen herkesin elleri dert görmesin.
Bu albümün en önemli katkısı şu olacak: Leyla’lar, Güldünya’lar o kadar da kolay kurban edilemeyecek.