Bir “sevgi-saygı” albümümüz daha oldu. Sıra popüler müziğimizin “taş gibi” gruplarından 3 Hürel’de.
“3 Hürel Şarkıları/Sonuza Kadar” olarak isimlendirilmiş albümü, Ezginin Günlüğü’nün “Çeyrek”inin de ev sahibi olan Seyhan Müzik yayınladı.
Seyhan Müzik, Bülent Seyhan’ın önderliğinde oldukça aktif bir durumda.
Firmaların büyük bir kısmı yan gelmiş yatmaktayken, Seyhan kafa yoruyor, yeni projeler geliştiriyor, ya da başkaları tarafından kafa yorulmuş-geliştirilmiş projelere destek veriyor.
Onur, Feridun ve Haldun Hürel kardeşlerden müteşekkil 3 Hürel’in albümünde, yine “baba” isimler bir araya gelmiş. Ferhat Göçer, Yavuz Bingöl, Özcan Deniz ve Beyaz, albümün ağır silahları.
Genç kuşak listesinin başında da Betül Demir, Özgün, Demet Tuncer ve Pamela var. Babaların da, gençlerin de amacı aynı: Üç kardeşin, daha çok Feridun Hürel kanadı tarafından çekip çevrilmiş ve dünya çapında hayranı-takipçisi olan bir grup haline gelmiş 3 Hürel’e sevgi ve saygılarını sunmak.
Kimisi başarmış, kimisi başarmamış bunu.
Müzikal anlamda elbette; yoksa bu projenin altına elini sokmuş her isim, muhtemelen Hürel Kardeşler’i çok seviyor, çok saygı duyuyordur. Bu çatının altına girmiş olmaları zaten, bunun göstergesi.
Gönül sabreyle
Hürel Kardeşlerin popüler müzik alanına giriş yılları 1968. O yıl, dönemin en önemli müzik dergisi Diskotek’in düzenlediği “Amatör Topluluklar Yarışması”na Biraderler adıyla katıldı ve ikinci oldular.
Hürel Kardeşler’in asıl çıkışı ise Üç Hürel adını aldıktan sonra oldu. Üç kardeş, bir dönem Selçuk Alagöz Orkestrası’nın kadrosunda yer aldı ve 1970 yılının son çeyreğinde (Atina’daki Apollonia yarışmasından sonra) ayrılarak, kendi gruplarını kurdu.
Kurduktan hemen sonra da, Antuan Şoriz gibi çok tecrübeli bir prodüktörün başında olduğu Diskotür firması ile sözleşme imzaladı ve plaklarını arka arkaya yayınlamaya başladı.
“Ve Ölüm” (ki, bu son albümde yer almamış ve eksikliği fena halde hissediliyor; Rashit mesela, bu şarkıya yeni bir hayat şansı verebilirdi) bu yeni dönemin ilk 45’liği oldu ve çok kısa bir zaman içerisinde, listelerin bir numarasına oturdu. Bu başarı, diğer plakların yayınlanma işini hızlandırdı ve “Diday Dom”, “Lazoğlu”, “Gül’e Ninni” (ki, bunlar da albümde yok; galiba Feridun Hürel, ya da bir başkası bu ilk dönemi saygı-sevgi işinden hariç tutmuş) yakın aralıklarla yayınlandı ve hepsi de “Ve Ölüm”ün başlattığı macerayı, daha üst bir noktaya taşıdılar.
3 Hürel hâlâ önemli, çok önemli bir grup.
Moğollar, Erkin Koray, Fikret Kızılok ve Barış Manço ile birlikte, yurtdışında çok fazla sevilen gruplarımızdan.
Albümleri (hem LP, hem de CD olarak) dünyanın dört bir yanında yayınlanıyor, alıcı-dinleyici buluyor.
Böyle bir gruba “tribute” yapılmayacak da, kime yapılacaktı?
Ağlarsa sevenler ağlar
“Sonsuza Kadar”ın tepe noktası Özcan Deniz. Normalde Deniz, bu tür fiyakalı projelerde sıklıkla yer aldığı için bir parça burun kıvrılır bir konumda buldu kendisini.
Ama bunu umursadığı da söylenemez. Öyle olmalı ki, işine bakıyor, layıkıyla yapmaya çalışıyor. Albümdeki “Lazoğlu” yokluğunu, “Mezarımın Taşına” ile tek başına kapatıyor Deniz. Deniz’in yorumu-telaffuzu mükemmel.
Ne yaparlarsa iyi yapan, on parmağında bin marifet mevcut Demet Tuncer (“Sana Değmez”) ve Beyaz (“Gitme Gel”) da görevlerini başarıyla tamamlayanlardan. Yavuz Bingöl de öyle; alçakgönüllülüğü ile nam salmış Bingöl, hem destek verme konusunda çok nazlı davranmıyor, hem de işini hep iyi yapıyor.
Özgün, Betül Demir, Pamela, Burcu Güneş ve Burak Kut da öyle. Kut özellikle çok iyi. Kut’un başarısı dikkat çekici; “Nereden Geldim, Nerelere Gideceğim” olarak adlandırmış rock sayfası, boşuna çevrilmemiş meğer. Kut “Haram”ı, “Helaaalll!” çekilecek kadar iyi söylemiş.
Albümün çok az falsosu var.
En baba falso, Hayko Cepkin’in “Ağlarsa Anam Ağlar”ına tekabül ediyor. Bu şarkı için söylenebilecek (“küçüklere sevgi” şiarından sapmamak için) “en hafif şey”, bunun şarkı olmadığı; daha doğrusu, Cepkin’in vokalinin “şarkı” olarak etiketlenemeyeceği.
Ve Vokaliz. Şu “a capella” ile bir yere kadar gidilebiliyor. Her şey olmuyor bununla. Ya da sırf buysanız sıkıyorsunuz. Üstelik siz de sıkıldığınızı belli ediyorsunuz.
Maksat “tribute” olsun işte.
Sevgilerimizi-saygılarımızı sunalım, sunarken de yeni şarkılar-yeni versiyonlar yaratalım, popüler müziği zenginleştirelim.