Naim Dilmener

Naim Dilmener

ndilmener@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Sultana 2000 yılında, “millenium” heyecanının-telaşının ortasında çıkmıştı karşımıza, bir “Çerkez Kızı” olarak.
Kriz “Geliyorum!” diyordu elbette ama, henüz gelmemişti. İşaretler çakılmıştı, fakat anlamaz-bilmez davranıyor, hayatın tadını çıkarmaya devam ediyorduk.
Bu son mutlu günlerimizin orta yerine bomba gibi düştü Sultana. Bir ihtilalciydi o! Korkmuyor, lafını sakınmıyor, anlatıyor-söylüyor, hatta küfrediyordu. “Bunları böyle yaparak, şöyle şöyle davranarak nereye kadar gidebileceksiniz ki...” demeye çalışıyordu gözlerimizin içine bakarak.
Anladık mı? Evet, elbette. Bu konuda hiçbir zaman sorunumuz olmamıştır. Anlarız; hatta “Haklı!” bile deriz. Ama geçeriz. Anında geçeriz, zora gelemeyiz çünkü; “Üff” deriz, “kim uğraşacak” deriz-geçeriz.
Yine öyle yaptık ve bununla da kalmayarak kızcağızın ağzını tıka basa kırmızı biber ile doldurduk. “Bak şu hadsize,” dedik; “hem demediğini bırakmıyor, hem de hayattaki en büyük silahımıza dil uzatıyor!”
Bu toprakların, bugüne kadar görebildiği en radikal, en keskin (en “bu mahallede salyangoz, hatta sümüklü böcek satışı”) eleştirisi-karşı çıkışı  “Kuşu Kalkmaz”ın klibini yasakladık ilk elde. Ardından da, bu ve buna benzer iğneler-çuvaldızlar batırdık; tabii hep ona, hep ona.
Haklı olan bizdik ya, “iğne de-çuvaldız da bize batmasın-girmesin” havalarından çalmaya devam ettik. 

Ben de istiyorum
Şöhret olmak
Sultana’yı, şarkısını, tavrını sahiplenen çok az   yer-merci oldu o tarihlerde.
Chivi.com da bunlardan biriydi.
Hatırlayacaksınız; Banu Alkan bininci baharını yaşamaktaydı o sıralar; “Arsa kaldı mı ki, site yapayım,” diyordu seyyar satıcının birine. “Şirinlik”  (o tarihlerde, hâlâ “şirin” kotasına dahil edilebilir bir noktadaydı) yapıyordu ama bir gerçekliğe de işaret etmiyor değildi. Dağ-taş, o bilgisayar bu Mac, hakikaten de site-site taşmaktaydı.
Bir internet patlaması yaşamaktaydı memleket ve büyük firmaların bir kısmı (mesela Ixir) rüzgâr fırtınaya dönüşmeden önce tedbirini alıp, en önde olmaya-ara açmaya niyetlenmişti.
Chivi.com “Kuşu Kalkmaz”ın klibini yerleştirmişti deniz manzaralı bir köşesine; bu siteden ulaştı “kuş tokadı” bir kısmımıza. Merak eden gitti, dinledi-baktı.
Ama o günlerin o “kaplumbağa hızı”nda, o 56K’larla filan, saatler (şaka değil; gerçekten saatler; mesela 7 ya da 8 saat) sürmekteydi bir şarkı ya da klibin “makinamıza” teşrifi. Ama yine de yılmadı bir kısmımız ve “düzen”in “sakıncalı” dediğine gitti-baktı.
Bu ve buna benzer (gönülden kopmuş) destekler, uzun vadede şöyle bir düşünce geliştirmemize yol açtı: “Sultana’yı takip et, peşini bırakma.”

Jüri üyesi olmak
Böyle olduğu içindir ki ve belki de, onlar da böyle düşündüğü içindir ki, Pozitif Sultana’yı hiç ama hiç paketleyip bir kenara kaldırmadı. “Çerkez Kızı”nın bazı şarkılarını, farklı üst başlıklarla hazırlanan karma albümlere dahil etti, “Sultana’nın Eleştirilerine Katkı” sağladı.
Ve zamanı geldi (aslında biraz geç geldi ama olsun; hiç olmamasından-gelmemesinden iyidir), “Şöhret Yolu”nu taş taş-şarkı şarkı döşedi.
Zıpkın gibi bir yol bu; hem söz, hem de müzik anlamında. (“Sultan-ı Yegah tepelerini de aşa aşa uzanan) “Şöhret Yolu” kaya-taş-diken dolu ama bu yolu anlatan albüm, söylenemeyenleri, anlatılamayanları söylüyor-anlatıyor.
Bu kız ölümüne cesur; cennet-cehennem-çarşaf-patron -hiç ama hiçbir şey dilinden kurtulamıyor. Arada da dalgasını geçiyor, ekranlara hapsolmuş gençliğin tamamı ile kafa buluyor: “Ben de isti(y)om, ben-de-ben-de-ben-de isti(y)om... Jüri üyesi olmalıyım, ben de polemik yaratmalıyım... Sen bana ver-ben de sana... Ben de isti(y)om...”
Haksızlar mı? Sultana da, diğerleri de. Hem bütün yolları kapatacak, hem de “Bu ne gürültü?” diyeceksiniz. Makul olun biraz!
İsteyecekler tabii; hakları olanı da, olmayanı da. “Seyret ama sesini çıkarma!” dönemi galiba bitti. Göstere göstere yaptınız; böyle yapmakta beis görmediniz. Yediniz-içtiniz, para saçtınız.
Yanlış-doğru umurlarında değil; onlar da istiyor. “Ben de isti(y)o(ru)m.”
Son söz de onun-ondan; “festival”in birinde söylemişti: “Yok öyle bam bam... Teşekkürler madam.”