Başlığımız okuma-yazma fişlerinden ödünç alındı; artık yaygın olmamakla birlikte, hâlâ varlığını sürdüren, “Ali’ye top attıran - top tutturan” o, “Harflerin Şu Karanlık Nesnesi”nden.
90’lı kuşağın her zaman derli toplu, her zaman efendi şarkıcılarından Ali Güven’in “Yanımda Ol” (rec by Saatchi) ve genç kuşağın yeni üyelerinden Gönen’in “Hayal Bile Edemezsin” (DMC) albümleri, başlığınız ne ve nasıl olursa olsun, ilgiyi-desteği hak eden albümlerden.
90’lı kuşağa mensup olmakla birlikte, bu kuşağın (başta görgüsüzlük, sonradan görmelik hatta şuursuzluk olmak üzere) bütün “negatif” özelliklerinden bile isteye uzakta durmuş Ali Güven ile ağırlıklı olarak, pop müziğimiz için ciddi bir kazanç-katkı olan Donat Bayer’in şarkılarından oluşan bir albüme imza atmış Gönen’in “duruş”ları ya da “varolma” biçimleri benzerlerinden-yaşıtlarından farklı.
Her ikisi de “Önce müzik” diyenlerden; “önce müzik; sonrası da fark etmez.”
Ardına bakma yolcu
Almanya (“Acı Vatan”) doğumlu Ali Güven’in elinden tutup, onu pop arenasına getiren isim Hakan Peker.
Peker, daha ortada Aşkın Nur Yengi ve Yonca Evcimik yokken (ve herkes tam tersini yapmayı tavsiye ediyorken) bile pop ile iştigal etmeyi vazife edinmişlerdendir. Bugün geriye dönüp baktığımızda, “Bir Efsane”nin artık “patlama” olarak isimlendirebildiğimiz harekâtın fitilini ateşleyen şarkılardan biri olduğunu görebiliyor-söyleyebiliyoruz.
Ve artık, başımıza taş yağdıracak bir seviyeye ulaşmış “slogan-atasözü-argo” kullanımından dolayı, (mesela) “Amma Velakin” ya da muadili bir şarkısı için zamanında sayıp-sıraladıklarımızı, yeniden gözden geçirebilir, Peker’i hoş görmeye başlayabiliriz.
Bir de şu var tabii; başta Özlem Tekin olmak üzere, çok sayıda “sağlam” ismin önüne düşmüştür Peker; el vermiş, desteğini esirgememiştir.
Peker’in desteğiyle karşımıza çıkmış Ali Güven, artık Ercan Saatçi’nin kanatları altında. Saatçi’yi bir müzisyen-bir şarkıcı, hatta bir müzik şirketi yöneticisi olarak sevelim sevmeyelim fark etmez; onun da müziğe, özellikle genç müzisyenlere-yorumculara uzattığı elin, açtığı kapıların hakkını teslim etmemiz gerek.
Saatçi rec’in kapılarını son olarak Güven’e açtı işte. “En Büyük Çeşme-Bodrum-Marmaris Üçgeni, başka büyük yok” diye çıldırmayan; aksine söyleyeceklerini büyük bir sükunetle söyleyen, anlatacaklarını karşı tarafı dinlemiş olduktan sonra anlatan bir müzisyen-yorumcuya.
Yıllar sonra bugünleri kayıt altına alacak tarihçiler, Güven ve şarkılarından, “azıcık alttan azıcık üstten” oynatan-hoplatanlardan daha fazla söz edecekler büyük ihtimalle.
Vazgeçmeyelim aşktan
Şu aralar Londra’da olan ve Türkiye’de aldığı müzik eğitimini oralarda daha üst seviyelere taşımaya gayret eden Donat Bayer’in beş şarkısının yer aldığı “Hayal Bile Edemezsin”; yalnızca Gönen’i bize sunmakla-tanıtmakla kalmıyor, “pop” dediğimiz genellikle “aynı-hep aynı” giden ve kolay kolay değiştirilemeyen-güncellenemeyen bir alanı yeşertmeye de çalışıyor. Farklı şarkılarla daha huzurlu, daha rahat nefes alınır-verilir bir iklime kavuşturmak istiyor ya da.
Ajda Pekkan için özel olarak yazılmış (ve Pekkan’a Casalini’nin sesinden kaydedilmiş bir “demo” olarak ulaştırılmış) “Vazgeçmem Aşktan” dahil, Bayer’in şarkılarının hepsi taptaze.
Superstar’ın her zamanki kafa karışıklığı nedeniyle, yeterli dikkati-ihtimamı gösteremediği “Vazgeçmem Aşktan” adlı şarkı, Bayer-Gönen işbirliğini neden önemsememiz, ciddiye almamız gerektiğini gayet iyi özetliyor.
Söz-müzik uyumu üst seviyede Bayer’in şarkılarında. Her iki “unsur”, birbirine paralel-birbiriyle uyumlu akıp duruyor. İki unsurun herhangi biri, ipini koparmış gibi önde koşmuyor ya da çuvallayıp geride durmuyor-yere yığılıp kalmıyor.
Bayer’in büyük bir dikkat ve ihtimamla yazdığı şarkılar, çok genç bir şarkıcıdan beklenmeyecek bir yetkinlikte seslendirilmiş de. Gönen tertemiz bir vokalist; “Bugünün Tarkan’ı ben olmalıyım” saplantısına sahip olmaması da, ekstra artı puan.
Ali Gönen’e güvenmeli elbette; Donat’a da. Hatta daha çok, Donat ve benzerlerine güvenmeliyiz; müziği bir “para sayma makinası” olarak görmedikleri-algılamadıkları için.